28 Şubat 2011 Pazartesi

KARİYER Mİ DEDİNİZ? AMAN BUNLARA DİKKAT!


KARİYER YAPMAK İSTİYORSANIZ BUNLARI YAPMAYIN

İllaki, ben ofis ortamında bi yerlere geleceğim, müdür olacağım, saygın bir yer edineceğim, yüksek maaşla çalışmak istiyorum diyorsanız buyrun size küçük tüyolar.... Bunlar her ne kadar komik gözükse de yeri geldiğinde konumunuzu değiştirmenizde çok önemli rolleri var.
Eğitim, bilgisi, tecrübesi, bildiği yabancı dilleri sizinle tıpa tıp aynı olan on kişi arasından birisini seçip müdür yapmaları gerektiğinde; bazen çok önemli ufacık detaylar sizi bir adım ileri ya da geri getirebilir. Ufak, komik ama yeri geldiğinde dikkate alınan noktalardır....


1. Ofis ortasında burnunuzu karıştırmayın, düşen çorabınızı, yukarı çıkan sütyenininizi yerleştirmeye kalkmayın.
2. Ojesiz ve kirli tırnaklarla ofise gelmeyin
3. Ofisten biriyle aşk yaşamayın Her ne kadar heyecanlı olsa da.
4. 3.maddeyi gerçekleştirdiniz diyelim; sakın ola ki bu kişiyle ; arka bahçede, depoda, arşivde , toplantı odasında; öpüşüp, sevişmeye kalkmayın. Kimse görmez demeyin. Yerin gözü vardır.
5. Ofis ortasında asla ve asla, zırıl zırıl ağlamayın. (PMS döneminde olduğunuzu herkesin bilmesine gerek yok. )
6. Ofise minübüs, otobüs , tren ile gelmeyin. Kendinize bir araba edinin. (Bu şart değil ama daha şık duruyor.)
7. Ağzınızın soğan, sarımsak, sigara vs. kokmasina izin vermeyin
8. Başınızı kaşıdıktan sonra tırnak diplerinize kepek kalmış mı diye kontrol etmeyin. Bunları ince uçlu kalemle çıkarmaya çalışmayın.
9. Tırnak yemeyin.
10. Sık sık sigara molasına çıkmayın
11. İş arkadaşlarınızla yemeğe gittiğinizde; içip içip dağıtmayın, eski sevgilinizden bahsedip, ağlamayın. Gece masadan en son kalkan siz olmayın. Ofis arkadaşlarınıza el kol hareketleriyle birşeyler anlatmayın.
12. “Yok be, hadi ya, abiii, oha” gibi kelimeleri kullanmayın. Onları daha güzelleriyle değiştirin.
13. Erkek arkadaşınızı, kocanızı şirketin kapısının önüne kadar getirmeyin, hele yemek salonuna getirip asla yemek ısmarlamayın .Ne kadar ezik duracaktır yemek kuyruğunda tabldot tepsisini tutarken.
14. Stajyerlerle, güvenlik görevlileriyle, çaycıyla gereğinden fazla samimi olmayın.
15. Bilgisayarınızda gereksiz sitelere girmeyin. Türkçe pop dinleyip, sesini herkesin duyacağı kadar asla açmayın.
16. Çevre bölgelerden kız arkadaş getirmeyin. Diyelim ki geldi en fazla beş dakikayı geçmesin bu ziyaret.
17. Saç baş dağınık, kaçık çorapla asla işe gelmeyin.
18. Karnınız ağrıdığında iki büklüm masanın üstüne kıvrılıp, çalışmakta inat etmeyin. İzin alın ve çıkın
19. “Bizim zamanımızda bu böyle miydi. Şimdikilere bak, ohoooo” demeyin
20. Sık sık şikayet etmeyin.
21. Serçe parmağınızı kulağınıza yerleştirip zıngır sıngır sallayıp, “ay çok tatlı kaşındı yeaaahh” demeyin.
22. Sürekli hasta olmayın
23. Geliş gidiş saatlerinize dikkat edin. Sürekli geç kalmayın.
24. Sabahleyin bişeyler yeme işini abartıp, masanızı açık büfe salonuna dönüştürmeyin
25. Aşırı yüksek volümle kahkaha atmayın
26. Annenizi, teyzenizi, köydeki akrabanızı telefonla sürekli aramayın
27. Özel konuşmalarınızı herkesin duymasına müsaade etmeyin
28. Ofisteki kadınların giydiklerine” ayyyyy çok güzel nerden aldın? Kaça aldın? Ben de bunu pazardan aldım 10 liraya” demeyin. Gereksiz detaylara girmeyin
29. İş dışında arkadaşlarınızın odasına gidip kabul gününe döndürmeyin
30. Her gün yeni bir şeyler giymek zorunda değilsiniz, Bir kaç kat sade ama şık kıyafetiniz olsun yeter. Bunları abartısız şekilde kombine edip giyebilirsiniz. Yeter ki temiz ve ütülü olsun.

24 Şubat 2011 Perşembe

BANA NASIL ÖPÜŞTÜĞÜNÜ SÖYLE SANA KİM OLDUĞUNU SÖYLEYEYİM.


“Adamı öpüşmesinden tanırım” diyenlerden misiniz? . Erkeğin öpüşmesi ruhunu yansıtır mı dersiniz, az da olsa ipucu verir mi ? Duygusal mı, aceleci mi, aşk öpüşmesi mi, meşk öpüşmesi mi anlar mısınız ? Bence anlarsınız anlarsınız..
.

1- DUDAK ISIRANLAR; Bunlar ilk öpüşmede dudağın genelde alt kısmına dişlerini geçirirler, Öpmeden ısırmaya kalkarlar, hele ki kaplama dişleri varsa önde, ne kadar ısırdığını ayarlayamaz sizi ciyak ciyak bagırtabilirler. Beklersiniz ki dudakları dudaklarınıza değsin romantik birşeyler olsun, ama yok, adam birazdan sizi yiyecek gibi,kendini durduramıyor. Yuh!

Nasıl Biri; Çok duygusal biri değil, daha çok işin eylem kısmında. Biraz da “ben farklıyım, klasik dokunuşları sevmem, ona göre kızım” mesajını vermeye çalışır. Bu adamla biraz daha ilerisini siz tahmin edin. Atla mı bir erkekle mi seviştiğiniz konusunda şüpheye düşebilirsiniz.




2- DİLLE ÖPÜŞENLER; Buna marjinal söyleyişle “French kiss” denir. Bu adamlar sizinle ilk başbaşa kaldıkları yerde yüzünü yüzünüze yaklaştırırlar. İki eliyle yüzünüzü tutarlar evet geliyor işte bakalım nasıl öpüşecek derken , adam ağzınızı aralar ve bukelamun gibi dilini ağzınızın içine daldırır ve bademciklerinizin üstündeki bütün organizmaları dağıtır. “Ohh! temizle yavrum temizle!” orda ne kadar bakteri varsa sil süpür” dersiniz, hatta bir ara ; "öpüşüyor muyum yoksa boğazımdan kültür mü alınıyor" diye kendinize sorarsınız. Beklersiniz ki adam bir dudak versin, dudaklarınıza değsin! hayır, hayır,, orda sondaj çalışmaları uzun süreceğe benzer, Kopartın o dili ,kuvvetlice ısırın, aklı başına gelsin.

Nasıl Biri;; Bu adam kesinlikle romantizmden uzak, şehvet dolu , seks bağımlısı, ibidosu yüksek biridir. “Bak bu sadece bir öpüşme, neler yapacağımı tahmin etmeni istiyorum” mesajını vermeye çalışır. Bütün kadınların nedense böyle mutlu olduğuna dair bir inanınışı vardır. Fazla bulaşmayın derim. Ya da bulaşın ,belki iyi sevişen biridir.(!)


3- DUDAK EMİCİLER;
Bu adamlar önce elinizi tutarlar, gözlerinize yakın kadrajdan bakarlar. Gözlerini baygın baygın kapatıp alt dudağa odaklanırlar. Hele dudaklarınız biraz dolgunsa sizi birazdan yutacaklar sanırsınız. Emer de emerler, sanki emzik emiyor adam. Öyle kalırlar orada, mmmh mmmh diye beş dakika aynı pozisyonda kendinden geçerler.. Eeeee, hani atraksiyon falan olmayacak mı diye düşünürken, adam gözlerini kapamış emmeye devam ediyor. Kimbilir ne rüyalara daldı diye düşünürsünüz. Hatta siz yanından kalksanız bile adam ağzını eziştire büzüştüre devam edecektir




Nasıl biri;
Bu adamlar hayal aleminde yaşarlar, Muhtemelen tek bildikleri bir dergiden okuyup” kadınları tahrik etmek için böyle iki dudağınız arasına alacaksınız alt dudağını yarım saat öyle vik vik emeceksiniz” diye bir yazı okumuş erkeklerdir. Her flört ettiği kıza bunu uygulamış ve kızlar tarafından terk edilince de" yok abi, bu kadınların hepsi frijit" diye söylenir dururlar. ,Ne mi yapmalı? çantanızı sessizce kolunuza takın ve bir taksiye atlayıp kaçın.



4- DUDAK YALAYICILAR;
Bu adamlar tıpkı süt içen kediler gibi dilini dudaklarınızın üstünde sağlı sollu, yukarı aşağı yalar dururlar. Siz ağzınız açık beklersiniz. Yalaması bitsin de dudakları dudaklarıma kenetlensin diye. Adamın durmaya niyeti yok, napmaya çalışıyor diye beklersiniz. Bir süre sonra artık dili haşat olmuş olacak ve kokular çıkmaya başlayacaktır. "Böğggghhhkkk" dediniz değil mi?

Nasıl Biri;
Sıkıcı, zeki sayılmayan, yaratıcı olmayan , hayvanlar alemindeki davranışları fazlaca izlemiş ve bunu insanlar üzerinde tatbik etmeye çalışan bir adamla berabersiniz. Arada bir dilini fırçalamasını kötü koktuğunu söyleyin Arada bir de olsa; dilini değil dudaklarını kullanmasını rica edin. Bir şans daha verin, ikincisinde de aynısını yapıyorsa “acil eve gitmem lazım” deyip yanından ayrılın, en yakın tuvalete gidip gargara yapın.


5- AĞZINIZIN İÇİNE NEFESİNİ ÜFLEYENLER; Bu adamlar dudaklardan başlarlar öpüşmeye, tamam buraya kadar her şey güzel, Ancak akabinde bir fare tarafından yenmeye hazırlandığınızı düşündürebilir size. Fareler sizi ısırıp ısırıp ,ardından üflerler ki acıyı hissetmeyesiniz.

Adamın nefesi sizinkine karışır, boğulacak gibi olursunuz. “ N"oluyor yarabbim, yüksek hava akımına mı maruz kaldım “ dersiniz, Bir de nefesinde soğan, sarımsak,çürük diş kokusu , sigara ya da daha iğrenç kokular varsa “ dur be adam , bırak fantaziyi ,elimi tut yeter" dersiniz. Öpüşmeyi bildin de üfleme kısmı kusur kalsın diye tersleyin, yoksa çok başarılı bir iş yaptığını düşünecek. Siz yandınız , başkaları yanmasın ..

Nasıl Biri;
Hayatında bazı kadınlar olmuş onlar her yaptığı davranışa * Ayy Mehmet, çok güzel fantazilerin var canım, ne kadar değişik öpüşüyorsun gak guk “ deyip bu adamın kendisini don juan gibi hissetmesine sebep olmuşlardır. Ama siz o kızlardan değilsiniz sanırım. Bu adama haddini bildirin. Bir fareyle mi bir erkekle mi öpüşmek istediğinizi açıklayın.


6- MİNİK MİNİK BUSE KONDURANLAR; Bu adamlar önce burnunuza ,sonra yanağınıza öpücükler kondurup , yavaş yavaş hedefe ulaşmaya çalışırlar.” Oh my God!” yaklaşık yarım saattir çocukların öpmesi gibi öper bırakır ,öper bırakır. “Dal be adam, dal” demek istersin, adam dalmaz.

Nasıl biri;
Bu adamın kesin küçük(!) bir sorunu var ve bunu kamufle etmek için size duygusal, sempatik ergen çocuk rolünü oynuyur. Sakın kanmayan. Ömür boyu böyle küçük (!) öpücüklerle vakit geçiremezsiniz. İlkokulda mıyız? annenizi mi öpüyorsunuz? n”oluyor sunuz yani değil mi? Bırakın bunları mik mik le vakit geçmez.

7- HEPSİNİ BİR ARADA BECEREBİLENLER; Heehh geldik işte başarılı erkeklere, bunlar ne zaman ısıracağını, ne zaman üfleyeceğini ne zaman emeceğini bilen erkeklerdir. Zamanlamaları, uyumları, ahenkleri son derece başarılıdır. Dans eder gibi öpüşürler. Kah ısırırlar, kah dilini sokarlar, kah üflerler ama ölçüsünde. Elleri de boş durmaz bunların. Belinizi tutarlar, boynunuzu tutarlar, saçlarınızı tutarlar. Yoruma gerek yok, asla sizi kötü kokan bir nefesle öpmek istemezler, sabahlayin sizden önce uyanıp dişini fırçalar, kahve içer ve sonra size öperler. İşte bu erkeklerin ayaklarını yıkayıp suyunu da için

(of ya şimdi sabah sabah sevgilimi de özledim, yazmayacağım böyle şeyleri bir daha )

9 Şubat 2011 Çarşamba

SOSYAL MEDYAYI KULLANMA KILAVUZU

BÖLÜM II.

1) FRİEND FEED;

Girmeden önce yapmanız gereken gerçek kimliğinizle mi, yoksa takma bir isimle mi katılacağınız. Gerçek isminizi kullanacaksanız bazı şeyleri baştan düşünmeniz gerekiyor. Yazarken, sizi tanıyan pek çok kişinin gözünde pot kırmak istemiyorsanız ,yazdıklarınıza dikkat etmek zorundasınız, Ama yok kimsenin gözünde nasıl gözüktüğüm benim için önemli değil , çekinecek birşeyim yok diyorsanız , buyrun meydan sizin. Gönlünüzden geçeni yazın. Abone sayısını artırmak istiyorsanız küçük bir öneri; her aklınıza geleni yazmayın, Tansiyonum düştü, merdivenden düştüm, karnım ağrıyor, kıçım ağrıyor, trafikte kaldım vs..Bunlar sizi entelektüel dünyadan alır götürür. Çok fazla gözönünde olursanız yüzünüz eskir. İnsanlar sizi daha az merak etmeye başlar. Bu da popüleritenizi düşürür.

Mümkünse gizlenin. Ne kadar gizlenirseniz o kadar peşinizden gelen olur. Bu her ortam için geçerli değil mi zaten. İnsanlar görünmeyene bilinmeyene ilgi duyarlar.

Eğer gizlenen biriyseniz: hayatınızın her yönüyle anlatın. (dün gece seviştim, sevgilimden ayrıldım, kocamı bir kadınla bastım, fışkırtmalı orgazm oldum, sevgilim üstüme işedi, beni kamçıladı, üstüne bal kaymak döküp yaladım, bir gecede 10 posta ...gibi) Ama eğer adınız sanınız belliyse bu belki sizin için riskli olur. Belki de olmaz sizin insanları ve hayatı ne kadar umursadığınıza bağlı.

Çok fazla like vermeyin. Verdiğiniz takdirde; kesin abone toplamak için yapıyor gibi düşünebilirler.

Size like vermeleri için kimseyi zorlamayın, bazen feed yayınlanır yayınlanmaz hep aynı kişiler like veriyor. Bunun aynı zamanda aynı ortamda bulunmaları lazım. Aksi takdirde zeki insanların dikkatini çeker ve size antipati duymalarına neden olur. Bunun sonu abonelikten çıkmaya, bloklamaya , hatta arkasından dedikodu yapmaya kadar varabilir.

Gösterin ama vermeyin...

Küfürde ve argoda aşırıya gitmeyin. Herşey yerinde ve zamanında güzeldir.

Her gittiğiniz yeri bildirmeyin. I”m at Starbucks” gibi (.Herkes buralara gidiyor inanın Starbucks “da olmak bir ayrıcalık değildir. )
Gittiğiniz sıradan tatilleri ballandıra ballandıra anlatmayın. Eğer çok sanatsal fotoğraflar çektiyseniz hariç tabii. Yoksa herhangi bir sahilde çekilmiş seksi bir fotoğrafınız size “ay çok şekermişsin” gibi iltifatlardan başka birşey getirmeyecektir.
Çok emin olmadığınız, yeteri kadar bilginizin olmadığı konularda ahkam kesmeyin. Diyelim ki öyle bir feed açtınız ve konu ilerledi, çaktırmadan o feedden bir şekilde ayrılmaya bakın. Ya da bu konulara iyi bilen bir arkadaşınızdan yardım isteyin konuyu dağıtması için. Siz de çaktırmadan feed den uzaklaşın.

Canınızı sıkan biri mi var? Ona hiçbir şey yapmadığınız halde, sizi bulduğu her yerde sıkıştırmaya, küfür etmeye, küçük düşürmeye ve aşağılamaya mı çalışıyor. Hemen bloklamayın. Önce güzelce tartışın, en kibar cümlelerinizle cevap verip, derdinin ne olduğunu anlamaya çalışın; baktınız seviyenizin çok aşağılarında, gerçekten ruh sağlığı bozuk ve kişiliksiz biri , işte o zaman zevkle engelleyin.

Diyelim ki karşı cinsten birini beğendiniz. Açtığı feedler, yorumlar muhteşem! Çok zeki, espirili, herşeyden anlıyor, müzik zevki , sinema bilgisi ohooo maşaallah!
Size olan tavrı son derece seviyeli. Hani neredeyse yıllardır aradığınız insanı buldunuz. Bir dakika durun lütfen! . Önce derin nefes alın, avınıza ağır ağır yaklaşın. Sizin açtığınız feedlerle ilgili yaptığı yorumlara hemen” ahahahah evet haklısın , mucuk, ben de seni seviyorum” gibi klişe cevaplar vermeyin, onun feedlerinin altında bir aslan gibi beklemeyin , onu seviyorsunuz , beğeniyorsunuz diye her yazdığını onaylamak ya da like yapmak zorunda değilsiniz. Size mantıksız gelen feedlerine de görüşünüzü bildirin. Ama sakın yüzünü görmeden, bir kere bile konuşmadan ona gereğinden fazla değer yüklemeyin, hatta yüzyüze görüşmeden saatlerce msn, gtalk , ya da skyp gibi iletişim kanallarında görüşme yapıp vakit kaybetmeyin. Aylardır konuştuğunuz ama yüzünü görmeye cesaret edemediğiniz bu hayranınız , yazdıklarınla hiç örtüşmeyen, hayalinizdeyarattığınızdan farklı , bambaşka biri çıkabilir. Hayalllerinizi suya düşürmeden, “ya ben bununla mı zamanımı harcadım” diye pişman olmadan önce çaktırmadan neyin nesi olduğunu araştırın. Benim gibi hemen fotoğraf isteyin ya da kamerada görüşün. Baktınız kafanıza yattı, umuma açık bir yerde görüşün. Ama bu arada mutlaka bu kişinin açtığı feedlere bakın. Kimin feedinde geziyor, başka şahıslara da size davrandığı gibi mi davranıyor. Yoksa bir olta atıyor kim takılırsa bahtıma mı diyor. Artık bunu bulmak da size kalmış. Sonradan hayal kırıklığı yaşamayıp üzülmeyin

Buradaki insanlarla cinsel ilişkiye girmeden önce dikkatli olun. Zira sizinle kavga ettikten sonra, aranızda geçen tüm özel yaylaşımlarınızı ortalığa rahatlıkla yayabilir. Bu sizi üzebilir, kariyerinize zarar verebelir, bu dedikodunun tüm çevrenize yayılmasına neden olabilir, gururunuzu kırabilir. (Eğer sizin için önemliyse tabi. )

Attığınız Özel Mesajları dikkat; Direkt Mesaj atarken çok dikkatli olmanız gerekiyor. Aynı kişi bir kaç fake hesap alıp, sizi tuhaf duruma düşürmek isteyebilir. Emin olmadan, kimseye özel bilgileriniz vermeyin, başkası hakkında dedikodu yapmayın. Ana sayfaya bu yazdıklarınızı koyup sizi rezil edebilir. O yüzden yine emin olmadığınız kişilerle düşüncelerinizi, özel hayatınızı paylaşmayın.


2- FACEBOOK

Milyarları peşine düşüren sosyal paylaşım ağında da bazı kurallar gerekiyor.

Toplu mailler; Size gelen toplu maillere toplu olarak cevap vermeyin. Sürekli mesaj uyarısı geliyor ve bu da posta kutunuzu dolduruyor. Hem çok gereksiz diye düşünüyorum.

Dürtme Beni; Samimiyetinizin olmadığı insanlar zaman zaman dürterler sizi. Beni en çok sinirlendiren sanal olaylardan biri de bu.
Mesaj atacaksan at, telefonla arayacaksan ara. Dürtmek de nesi? Kreş çocuğu muyuz biz? Yeterince zaman harcıyoruz internet başında, hiç değilse sadece messaj yazalım, dürtüşmeyelim. Yok doğumgünü hediyeleri , yok dürtmeler ,yok çiçekler böcekler, yiyiyorsa gerçeğini al öyle git arkadaşına.

Gruplara davet; Açıkçası bu davetlerin hemen hiçbirine bakmıyorum. Bir de hayran olduğu gruplara sizi de hayran olmak zorunda bırakırlar. “Rolling Stone severler grubu” mesela “hayron ol” böyle bir emir kipiyle söylenir(Olmazsan öleceksin. Korkudan oluyordum ilk başlarda şimdi okumuyorum bile) . hem diyelim ki hayran oldum, eee sonuç?? Devrim mi yaratacağız bu beğenmelerden. Adam bizi yemeğe , konsere mi davet edecek yani? Grubun çok da umurundaydı sizin ona hayran olmanız. Geçin bunları, en azından ben geçiyorum.

Duvara Yazma; Teşhirciliği sonuna kadar kullanmayın. Sevgilimden, eşimden ayrıldım, Allah onun belasını versin, Allah’a havale ettim, Bir adam sevdim zaten yoktu” gibi arabeske kaçan ve direkt bir kişiye yönelik olduğu besbelli olan mesajlar atmayın. Havanızı sarsmayın. Anlatmak istediğiniz bir arkadaşınız varsa yüzyüze görüşün, ya da telefon edin anlatın.

Ve yine bir arkadaşınıza yollamak istediğiniz güzel bir mesajı duvarına yazıp, reklam yapmayın, Mesaj kutusu var bir zahmet oraya yazın.
İlle de sizin sevgiliniz olduğunu kamuoyuna duyurmanıza gerek yok.

Fotoğraf Tag’lemek; Albümünüzde olan kişileri onlara sormadan tag lemeyin. En can sıkıcı meselelerden biri de bu . Belki arkadaşlarınıza orada olmak istediğinizi söylemekten kaçınıyorsunuz. Ama bir baktınız ki kabak gibi ortada bir fotoğrafla deşifre edilmişsiniz. Aman ne güzell...

Like’lamak;
Yüzyılın en trajik kazası diye bir video koyuluyor, ya da birisi öldü , ya da “bizde göçük altından kimse çıkartılamadı” . Hemen like.. Şimdi kazaya mı like atıyorsunuz, yoksa olayı destekler babında bir like mı? Hee... beğendiniz yani bu trajik olayı.Zevk aldınız yani.. İyi aferin o zaman..Devam edelim beğenmeye..

Taciz etmeyin; Arkadaşlarınızın fotoğraf albümlerinden görüp, beğendiğiniz şahıslara arkadaşlık teklifi yollamayın. Belki evliler, belki sevgilileri var belki sizin tarzınız değil. Ne o öyle bakkaldan meyve mi seçiyorsunuz?

- 3- TWİTTER

Bana göre en cool sosyal iletişim ağı. Kimse sizi rahatsız edemez istemediğiniz takdirde. Kimseyi kolaylıkla rahatsız edemezsiniz. Kavga ortamlarına girip, sayıp dökemezsiniz , zaten topu topu 140 karakterle kimi, neyi dövüyorsunuz ?

Arkadaşlarınızla sohbet havasına girmeyin; Burası msn, google talk ya da skyp değil. Arkadaşlarınızla sohbetiniz kimseyi ilgilendirmiyor. “Jale bu akşam Berna yla Etiler bilmem ne cafedeyiz.” “Oldu ,tamam, bizim Erco yu da alıp geliyoruz” “Hahhah çookkk sheker..” . Sizi takip eden sayısında hemen ani bir düşüş olacak.

Uzun linkler vermeyin, Twitterda aradığım; sade öz ve temiz anlatım. Friend Feedde yazdıklarınızı Twitter’a da göndermeyin, hem göz hem kafa yoruyor.

Samimiyete dikkat; Gerçek hayatta çok seviyeli konuştuğunuz insanla, sanal alemde de birden “ense tokat” olayına girmeyin. Yüzünü görmüyorsunuz diye ne bu samimiyet?
Yeni tanıştığınız birini hemen twitter’a, Facebook’a ya da FF’e davet edip, aramaya kalkmayın. Hele ilk günden. Bırakın nefes alsın. Hem teknolojiden sonuna kadar faydalanmak bazen yararlı olamayabilir de.

Ünlülerle diyaloglar; Twitter ünlü medyacılar sanatçılar gazetecilerle dolu. Onlarla listenizi doldurupx zorla kendinizi takip ettirmek için uğraşmayın. Farkedilmek istiyorsanız gizlenin. Onlar sizi mutlaka bulur.

RT”den çekinmeyin; Ben bunu ilk başta Recep Tayyip zannettiştim. Öğrenmem zaman aldı. RT yapmaktan korkmayın, elleriniz titremesin. Sizden vazgeçip başkalarına gidecekler diye korkmayın. Bu sizin özgüveninizin yüksek olduğunun ispatıdır. Paylaşmak güzeldir,

SOSYAL MEDYA TİPLERİ VE SOSYAL MEDYAYI KULLANMA KILAVUZU

BÖLÜM (1)
Önce gözlemlediğim sosyal medya tiplerini tanıştırayım sizlere.

1)”Ne yedim, ne içtim'ciler. Bunlar genelde o anda yedikleri İskender kebabını, Şarap’ını, sahan köftesini, hamburgerini bizimle paylaşmayı seven insanlardır. Sofranın hemen fotoğrafı çekilir. Teknolojik bağlantılar sayesinde hoopp ekranlarda kebap, kek, mıhlama fotoğrafları.Tabii canı çekenleri hiç düşünmez bu tipler..

2) “Ben bugün bunu aldım'cılar; Bunlar çizmelerini, son moda ayakkabılarını giyip, fotoğrafını çeker, “bu benim oldu”, “dayanamadım aldım” gibi cümlelerle kıyafetlerini bizlerle tanıştırırlar. Bazısı giymeden sadece web sitesindeki fotoğrafı da koyar. Tabii alan var alamayan var düşünmezler.

3) “I am at Starbucks’çılar; Bir kısım SM(Sosyal Medyacılar) da girdiği bütün Sturbuck’s kafeleri bizlere bildirirler. Hani dersiniz Mars’a giden insansız uzay aracından bildiriyor. Bir de fotoğrafını çekip koyarlar. Dersiniz aydan alınan toprak parçasından yapılmış kahve. Ben zaten sevmem kahveyi. Bu yüzden de Starbuck kültürüm yoktu ama sayelerinde artık var. Hangi şube nerede var hepsini biliyorum.

4) Fotoğrafçılar; “Yakında benim olacaksın bebeğim”, “3.5 lik lens aldım”, “ bunlarla çektim” gibi makinaların cıbıl cıbıl hallerini teşhir ederler. Bu tip adamlar sayesinde gözümüz iki üç yer görmüş olur. Bu feedlerin altında “Ahh , çok muhteşem olmuş, ışığı iyi ayarlamışsın, kompozisyon çok iyiiii “, “beni de çek nolurrrrr” gibi yorumlar yığılır. Zaten biz millet olarak poz vermeyi, poz verdirtmeyi çok severiz.

5) Bunalımdakiler; Damarlarına acı biber kaçmış tiplerdir.. Sürekli mutsuz mutsuz dolanırlar ortalarda. Can Yücel’den, Nazım Hikmet’ten mısralar koyarlar.” İçim yandı, ciğerim yanıyor, o etti ben etmem” gibi ajitasyonlarla içimizi acıtırlar. Bütün acılı şiirler veşarkı sözleri onların acıklı aşkları için yazılmıştır. Eee şimdi böyle bir feedi görüp transit geçmek olmaz. “Üzülme unutursun, amaan biri gider biri gelir, o kaybetti” gibi teselli cümleleri verip, o feedi terk etmek zorunda kalırsınız. Millet zaman makinasını icat edecek, biz hala o sümüklü kadın/erkek lerin peşinde koşmaya devam edelim

6) Küfürbazlar; Bunlar reel hayatta bu kadar küfürü bir arada kullanmaya cesareti olmayan insanlardır. Hele de adı sanı açık değilse verir veriştirirler. Teyzesinden başlayıp, doktoruna, bütün organlarına kadar küfür ederler. Nasıl olsa kimse görmüyor onları. Rahat ol bebeğim , rahat ol. Ama Allah’ı var hayatımda duymadığım küfürleri duydum ben burda. Beni bir odaya kapatsanız, günlerce düşün ve küfür üret , yoksa öleceksin “ deseniz inanın o küfürleri bulamam ..

7) Pornocular,tesfiyeciler; Pornodan bahsetmeye bayılırlar. M deseniz " meme" anlarlar, gö deseniz göz değil göt anlarlar. S ile başlayan hiçbir kelimeye tahammüleri yoktur, hemen coşarlar. Türlü türlü manalar çıkartırlar. Eklediğiniz erotik bir fotoğrafta sizi “pornocu” ilan ederler ve "kadının cinsel problemleri var dikkat çekmeye çalışıyor" diye yorumlar yaparlar.Aman uzak durun..

8) Sıkılanlar, bunalanlar; Bunlar işten sıkılır sıkılmaz FF’i tıklarlar. Her Feede girip yorum yaparlar. Fazla uzatmayı sevmezler konuşmaları . Sevgilisinden,eşinden, işinden , kendinden sıkılan tiplerdir bunlar. Kendine uygun bir arkadaş bulduklarında; “ya senle bir ara konuşalım bu konuyu arkadaşım” diye DM atarlar.Konuşun tabii ama içinizi karartmamasına dikkat edin.

9) Partner arayanlar; İşte, okulda ,mahallede,arkadaş arasında bulunmamıştır. Burda çok güzel hatunlar/erkekler var diyenin aklına uyup gelmişlerdir.Genelde sempatik, sevimli, tartışmaya yol açmayan feedler açarlar. Çiçekli,böcekli, romantik şarkılı yazılar yazarlar.Gözüne birini kestirdim mi usulca onun feedinde yorumlara, like'lara başlarlar.

10) Çeteler; Çoğul ekinden de anlaşılacağı üzere bunlar gruplar ve çoğul halde takılırlar. Liseden ya da mahalleden toplanıp gelmişlerdir. Es kaza çeteden bir arkadaşına laf çaktınız mı; koloniler halinde size dönüş yaparlar. Sıkıştırmaya,ezmeye çalışırlar. Fikriniz son derece mantıklı da olsa asla sizi değil, kendi arkadaşlarının dediklerini doğru bulurlar. Aman uzak durun bu çetelerden, mümkünse bloklayın.

11) Teşhirciler;
Bu kısım SM’cılar kendilerinden parçalar vermeyi severler bize. Bu bazen, kol bazen sırt, bazen bacak , bazen de popo, dudak, el ayak, parmak olabilir. Koysunlar. Hoşuna gidiyor olabilir. Beğenmiyorsanız bloklarsınız. İlle de bir amaç için fotoğraf koymuş olduklarını düşünmeyelim, kendisi beğenmiştir, fotoğrafı paylaşmak istemiştir. Çok görmeyin, incitmeyin, büyütmeyin

12) Aşçılar; Bu SM’cılar sayesinde yemek yapmayı bilmeyen kimse kalmayacak. Bunlar başlarına şapkalarını geçirip, elinde bir kepçe alır, otel mutfaklarını gezer durur, makoroni, suşi, köri soslu tavuk, avakado yatağında haşlanmış fil yumurtası, şarap soslu ördek bacağı, deniz börülcesi suyundan hazırlanmış yosunlu el fritto soslu makarna yapar dururlar.Gırtlakları beş dakika boş durmaz.

13) Çevre yapmak isteyenler;
Aradığı arkadaşlığı, gruplaşmayı reel hayatta bulamamış, burada çok farklı arkadaşlıklar olabileceğini düşünen SY grubudur. Her tarzdan aboneleri vardır. Sıradışı, sıra içi, küçük, büyük, zengin ,fakir ayırt etmezler. Her tabakaya dalarlar .. Çevre yapmışlar mıdır peki? inanın bilmiyorum

14) Linux, Ubuntu şeyleri ile ilgilenenler
; Bunlar habire bilgisayarın teknik terimlerinden bahsederek göz zevkimi bozarlar X li sayılı şeyleri zaten hiç sevmem; bir de yanına Apple, Ipad, Iphone, Linux işlemci gibi hiç anlamadığım konuları yazıp gıcık ederler ana feedi.

15) Seminer verenler; Habire mutluluğun yollarını anlatmak için çeşit çeşit makaleler yazıp, TV de radyoda konuşmalara katılırlar. Seminerler düzenlerler. Herkesi mutlu etmek zorunda hissederler kendilerini. Yok ben böyle mutsuz iyiyim.

16) Tumbr’ciler; Tumb1r’i olamayan bizden değildir muamelesi yapıyorlar. Ben ne işe yaradığını anlamayamadım.Yararlı mı zararlı mı gerek var mı bilemedim.Mesela birisi güzel kadın fotoğraflarıyla doldurmuş, birisi çoraplar ve ayakkabılarla ..böyle bir şey işte...

17) Araftakiler; Kendileri bile nerede olduğunun farkında değildir. O siteye girer bu siteden çıkarlar. Kimle konuştuğunu unuturlar, bazen kavga eder, bazen kaybolurlar. Bazen bir metal şarkısına like verir bazen metalcilere söverler. Abone sayısını bilmez , kimlere abone olduğunu, kimi neden engellediğini hatırlamaz .Arafta gezinirler ...

18) Ünlü olmak için kendini yırtanlar; Bir yerden duymuşlar, burada çok abonesi olanlara kitap yapılıyormuş diye. Gece gündüz düşünürler: “ nasıl bir feed açsam da dikkatleri çeksem” diye. Haaa.. bir de böyle kasıntı feedleri uzaktan bile anlıyorum . Nasıl şekilde yazılmış, hangi surat ifadesiyle diye. Öyle de bir özelliğim var hani. Bir dergide, bir gazetede röportajlarının çıkması en büyük hayalleridir. Ne olacaksa....

19) Seksistler; Belaltı feedleri vardır bunları çoğunlukla. Cinsel içerikli feedlerde ararsanız mutlaka bir yorumuna rastlarsınız. Pıt diye düşer feedlerinize. S..li kelimeleri çok kullanırlar. Gece gündüz seks yaptığını zannedebilirsiniz. Gel gör ki bambaşka şeyler çıkabilir bu feedlerin altından..

20) Avatar değiştiriciler; Bunlar canları sıkılınca ara ara böyle “avatar açılımı yaptııımmm...Nasıl amaaa.”.Ya da “bunu mu avatar yapayım, bunu mu?” diye ısrarla soran SM”cılardır. Tamam güzelim, avatarını değiştirince ben görüyorum seni. Haa.. eğer çok beğenirsem büyüğünü de isterim, sen zahmet etme. Ya da göstereceğin birşey varsa açık açık koy benim gibi. Biz gerekli yorumu yaparız. Böyle sevmiyorum yaa , ilkokul öğrencileri gibi oluyor.

21) Sürekli sözlüğüme yeni kelimeler kazandıranlar; Öyle çok tanım, sıfat ,kelime var ki; aile içinde kullandığımda “o ne be?” “neyce bu, sankskritce mi?” diyorlar. Örnek veriyorum. Stayla. (Türkçesi stil oluyor.)” Gideri var”...(ee bunu yazamayacağım ..arkadaşlara sorun.))

22) Götü kalkık olmadığı halde öyle gezenler;
Bu kısım insanların büyük yüzdesi nick le gezerler. Şımaracak bir özelliği bile olmamasına rağmen , öyle bir gezerler ki ; burnundan kıl aldırmazlar. Herkese selam vermezler. Kazayla feedine girip yorum yaptınız mı, sizi görmezden gelirler. Yokmuş gibi davranırlar. Bilemezsiniz neden böyle yaptığını, “ acaba bende mi bir problem var, yoksa herkesle konuşmayı sevmez mi bu ?” diye düşüncelere dalarsınız. Bence dalın, çıkmayın ordan. Karşınızdakinin ruh halini tespit edemezsiniz. Yüz vermiyorsa , kıçı kalkıkmış gibi geziyorsa; bırakın gezsin , nasıl olsa o göt bir gün inecektir.

23) Alemciler; Alemci gruplarımız da boş bulduğu her masaya rakı koymayı severler Yanına beyaz peynir attım mı; oohhh değmeyin keyfine. Her türlü bardakta içerler, maksat muhabbet olsun , eş dost içki masasında görsün. Vardır örnekleri , görmüşsünüzdür. Bir de fotoğraf çektirip atarlar ana feedimize. Canımız çeker. Alkolik olma yolunda adım adım ilerleriz. Bunların kadınla kızla işi yoktur. Vardır da, öyle çok da önemli değildir. Masaları herkese açıktır. “Buyur gel” muhabbeti yaparlar. Bazıları da “bendensin bu gece, ayıpsın , ne parası?” diye SM.”cıları gaza getirir , yollara düşürürler.

24) Çıkarcılar; Bu tipler ordan burdan birşeyler ısmarlar ve parasını asla ödemezler. Bir yere gidilecekse “ benim araba serviste ama ağbi” deyip arabanızı kulanmak isterler.
İçki lafını duyduklarında “ ağbi ben gelirim, şöyle kafaları çekelim bu gece" derler, garsona aklına ne gelirse sipariş verirler, ancak hesap geldiğinde , bir bardak rakının hesabını ödeyip kalkarlar. Onun bunun sırtından geçinmeyi severler, hayatlarını böyle geçiren çok insan varken, size düşen; dikkatli olmanız, malınızı yedirmemenizdir.

25) Sürekli hesap kapatanlar; Bunları inanın çok uğraşmama rağmen çözemedim. Bir insan niye gider , tabii gider de, neden döner? Dönerse tekrar neden hesap kapatır? . Bağımlılık olduysa hesabı kapatmak yerine, hiç girme daha iyi değil mi? O kadar aboneyi nasıl toplayacaksın sonra, yazık değil mi? Hem bana da ayıp oluyor ama her seferinde” ben döndüm, yeni nikim bu, kaydet” ..E zamanımı alıyor ama. Yalama oluyor artık.

26) Kendi arkadaşından başkasına like vermeyenler; Bunlar tamamen ego özürlüdür ve mahalle baskısıyla sevmediği, tanımadığı birine gülmekten geberse de, çok beğense de, tapsa da like vermez. Elleri “like “kısmına gide gider döner, elleri titrer ama basamazlar like. Es kaza basarlarsa da bir hafta bunun acısıyla uyuyamazlar.” Neden yaptım ben bunu, o kız/o adam bana zamanında bıdı bıdı yapmıştı. Ay şimdi geri almak da olmaz, iyice dikkat çeker. “ diyerek sosyal medyayı kendine zehir ederler .
Hele ki arkadaş grubundan biri “ kızım, manyak mısın sen , ben o kızla kavga ettim, nasıl like verirsin öldürürüm seni , kanında boğarım , ilk ve son olsun” diye baskı yaparlar. Kız korkusundan like veremez, günleri böyle geçer gider. Beğendiği feedlerle tamamen platonik bir ilişki yaşar.

27) Sadece kız feedlerinde gezen erkekler; Bunlar kendilerine bir kaç çıtır hatun belirlemiş ve onlarla ilişki kurmak için sotede bekleyen tiplerdir. Kız bişey yazar “ooo ..harika ..hatta böyle hiç duymadığım kelimelerle süslenmiş cümleler kurarlar ki; birşey anlamazsınız. Çaktırmadan yanaşmaya çalışırlar, yorumları anlaşılır değil, esnektir hep.Her yöne çekilebilir. Yani kız "bana asılıyorsun" dese birşey ispatlayamaz,asılmıyorsun dese onu da ispatlayamaz. O yüzden tuzları kuru olarak gezerler ortalıkta. Entelektüel gözükmeye çalışıp, “ben çapkın değilim, her kıza vermem “ ayaklarında takılırlar ama biz yemeyiz..

28) Kediciler
; Sosyal medyada kedisi olmayanı dövüyorlar.Herkesin sarı siyah minnoş, mırnav, tırmık tarzı kedileri var. En cici kıyafetler giyilip, bu hayvanlarla çeşitli pozlar verilir. Bazen bu kedilere sahip aranır. "Kedim sıçtı, kedim işedi, kedim ayakta duruyor, kedim çiftleşiyor"lu örneklerle hayatımıza girerler. Ve kediler de sonunda Sosyal Medyacı olup çıkarlar.

29) Teşhirciler; Fazla açıklamaya gerek yok. Kimi zaman yolda görmediklerimizi görürüz sayfalarda , daha yakın gelir bize bu görüntüler, daha samimi, bizden birini görürüz, görüntüler etkiler bizi. Kimi zaman sırt, bazen bacak, bazen popo, bazen göğüs.. Neden mi koyarlar? "Eee ruhumuzu açıyoruz, sırtımızı açmışız çok mu?" Hangisi daha gizemli kalmalı tartışılır aslında...

30) AKP Yandaşları
; Bu gruptakiler ne zaman laf etmeye kalksanız” komiksin , cahilsin, dolduruşa gelmişsin” gibi cümlelerle yargılar sizi. Onlar herşeyi çok iyi bilir. "Yetmez ama evet" çilerdir onlar.

31) Pipisi olmadığı halde herkesi becermeye çalışanlar; Ben bir kızın bir kızı becerdiğini burda gördüm. Hayır bana da anlatsınlar nasıl yapıldığını . Herkes herkesi s..kiyor haberiniz olsun.

32) Eski Solcular; Biz sadece yeşil parka giyerdik, nike ayakkabıyı solcu adam giymez' diye bas bas bağırırlar. 'Sen Lenin hakkında hiçbir şey bilmiyorsun, önce bilgi sahibi ol, sonra fikir sahibi' diye karşısındakini ezerler.'Marks bunu baştan beri söylüyordu', "siz hepiniz tüketicisiniz, küçük burjuvasınız, liboşsunuz" diye ezer geçerler. Kazara "Bugün Tekel işçilerini destek eylemine gittim" deseniz." Sen tam bir faşistsin, geçen gün de adam dövenlere "oh iyi olmuş'diye feed açmıştın,ne alaka? şimdi de eylem falan?" diye hor görürler, küçük düşürürler. Ama herkesin içinde az da olsa eylem yapma, yürüyüşe katılma ruhu vardır, bunu da hesaba katmazlar.

33) Sorosçular

34) Asla tartışmaya girmeyenler; Bunları herhangi bir fikri, düşünceyi tartışırken bulamazsınız. Çünkü polemik yaratmaktan çekinirler. ve feedlerini açarken kendini kasmaktan,bir süre sonra ülser olurlar. Ödleri kopar tepki almaktn..Muhtemelen öğrecilik döneminde sınıfın ineklerindendir bunlar. çok çalışıp, yüksek not alırlar ve en ön sıralara otururlardı..kesin kesin...eminim..

7 Şubat 2011 Pazartesi

OYSA TEK İSTEDİĞİM....


Bugün Cumartesi, en nihayetinde geldi hafta sonu..
Bütün hafta bugünü bekledim. Saat sekiz, önümde kocaman bir gün var. Biraz kahvaltı, ardından odamı toplayıp, duşşş.. ohhh...Gazeteyi de alırım elime. Açarım televizyonu, eski Türk filmlerinden biri vardır. Uzatırım ayaklarımı kalorifer peteklerine.OHH.. Bugün tek istediğim bu, Bağdat caddesinin trafiğinde gezmek çok anlamsız..Ay şimdiden heyecanlandım .

Neyse çay olmuştur. Bir bakmalı.
Bir mesaj ..bakalım kimdenmiş? Hımm..İndirimler başladı tabii..
Ohh!! hava da mis gibi, pencereleri açmalı biraz. Ay benim güzel güvercinlerim alın size buğday aldım.

Ekmek kalmamış, hemen bakkalı arayayayım da bir gazete, bir ekmek atsın sepete.
Hıh tamam işte.. Saat 1, onikide olmalı randevum. Dişçiye gitmek hiç de keyifli gelmedi ama ne yapayım, adam üç hafta önceden verdi randevuyu, bir daha mümkün değil alamam.
Kaç gündür kahvaltı yapmamıştım , peynir yemeyi özlemişim vallahi. Sigaram da bitmişti, bakkala bir de sigara eklemesini söyleyeyim listeye

Zırr.” Günaydın Merve Hanım” .” aa günaydın, buyrun(sabah sabah yani, hayırdır inşallah komşum)
Pek gün aymadı ama... sizin banyodan alt kata su sızıyor, daha önce de söylemiştim ama değişen birşey olmadı.
“Aaa.. ustayı çağırdım, baktı, düzeltti ama neden hala akıyor? çok üzüldüm. Hemen çağırayım ben bu ustayı. Numarası şuradayı tamam. .
“Munise Hanım , öğleden sonra gelecekmiş. Nasıl?, öğleden sonrayı bekleyemez misiniz? Ama o saatte boşmuş....
...
Peki iyi günler Munise Hanım......((
Zırr..”Kim o?”
“Posta”
“Hay Allah! bu da ne şimdi? Dergi mi? tamam tamam, teşekkürler. İyi günler size de”
Sanırım iki saatim var. Evin içinde salak salak dolaşmaktan başım döndü. Kıyafetleri kuru temizlemeciye verecektim, unutmasam bari, şuraya koyayım da unuturum yoksa.
Zırr..
“ Alo, merhaba, günaydın Mehmet bey. Anahtarlar mı ? benim üst çekmecemde olacak, sağdaki dolap, üst çekmece, oradan alabilirsiniz, sorun değil , iyi günler.”
Tamam şimdi girip, hazırlayabilirim.Ohh be sonunda... Çakmak ,çakmak , bir tane çakmak kalmamış hay Allah'ım ya...Çantamda olacaktı, çantam, çantam nerede peki? Salonda olmalıydı. Ay kibritler de bitmiş, hay allah. Bakkala tekrar telefon.
“Sizi rahatsız ettim ama bir çakmak atabilir misin sepete. “
“Tamam .”
Eeee , su nerde? su da mı bitmiş? . Ay Tanrım sen bana yardım et. Çeşmeden koysam da olmaz şimdi. Bakkalı tekrar arayamam, ayıp oldu giyinip, kendim almalıyım.
Bir saatim kaldı. O arada gazeteye bakarım. Şu çamaşırları da atmalıyım, bu akşama yetişmesi lazım, kızlarla yemeğe çıkacağım başka birşeyim de yok zaten. Çamaşır makinası tamam, peki ya bulaşıklar ..onları da atayım makinaya da, öyle yaparım.
Zırr. Ay yine telefon.”.

“Merhaba anneciğim, iyiyim, sen nasılsın? . Hımm. Bir saatim var anneciğim ama tabiki uğrarım . (Banyo yapacakmış tek başına korkuyormuş. Gitmem lazım) . Ay anneciğim, dişçiye randevum bir saat sonra , yarım saatte hallederim ben o işi. Ay anneciğim akşama kadar bekleme, gelirim ben. Peki anne, tamam, o zaman akşama uğrarım.”
Son yarım saat..
. Su tamam, şekerler tamam. Yok yok , bu olamaz değil mi? Birisi şaka yapıyor bugün bana. Kahve bitmiş..
Yok canım bu kadarı da olamaz, vazgeçiyorum ben bu işten , dişçiye gitme saatim geldi. Hiç değilse onbeş dakika sahilde yürürüm. Olmadı bu iş , başıma bir gelecek var herhalde.
Montumu giydim, kapıyı açtım. Merdivenlerden iniyorum. Kapı açıldı , giriş kata yeni taşınan oyuncu kız ” Ben kahve yapmıştım seni çağıracaktım, bak masada hazır bile”.
Kafamı uzattım, mis gibi kahve kokuyordu ev, beyaz fincanda bol köpüklü kahve sabahtan beri yaşadığım tüm olumsuzlukları bir anda silmişti, yanında su ve lokum bile vardı..bütün güzelliğiyle beni bekliyordu.....
“Sen ne kadar iyi bir komşusun böyle”