28 Haziran 2011 Salı

MEME TUTMA TARZINDAN ERKEĞİ TANIMA SANATI

1) GIDIKLAR GİBİ DOKUNANLAR; Bu tip erkekler, memelerinizin üstüne böcek konmuş, ya da üzerinizde bir kilo toz varmış da  silkelemeye çalışıyorlarmış gibi dokunurlar memelere. Gören bir şey silkeliyor sanır. Parmak uçlarıyla, aşağı yukarı, sağa sola, sanki küçük bir çocuğu gıdıklamaya çalışırlarmış gibi ellerler memeleri. Bunu yaparken önemli bir halt becermiş gibi gıcık bir şekilde gülümseyerek, gözlerinize bakarlar ki; boğmadan mezara göm, diri diri. Bunlardan bir halt olmaz anacığım. Eğer heyecanlı bir ilişki arıyorsanız; ııhh, olmaz! Sizi tahrik ettiğini sanırlar...Sıkıcı , düz ve vasat adamlardır. Muhtemelen devlet dairesinde çalışıyorlardır ya da özel şirkette muhasebecidirler. Kısa kollu gömlek giymek en büyük özellikleridir. Annelerine son derece bağlıdırlar. Günde üç kere ararlar.










2) HAMUR YOĞURUR GİBİ OKŞAYANLAR; Bunlar yıllar önce Banu Alkan-Tarık Akan'lı filmleri seyretmiş adamlardır. Memelerinize baka baka , hatta ucuyla göz göze gelerek ,yoğurmaya başlarlar. Bildiğiniz baklava hamuru gibi. Yukarı aşağı, sağ sola. Bir yerde okumuşlardır, kadınlar bundan acayip zevk alıyor diye. Dakikalarca, baka baka yoğururlar. Bu adamlar genelde borç batağındadırlar. Hep iş peşinde koştuklarını, bir türlü paralarını alamadıklarını söylerler. Net bir işleri yoktur. Danışman, bazen ticaret , bazen marka yöneticisi ya da hiç duymadığımız meslekleri yaparlar. Ters hareketleri olabilir, bunların. Öyle yumuşak yumuşak yoğururken, birden kalkıp sigara içer " bak, hala hesabıma para yatmamış" diyerek odanın içinde stresli stresli volta atıp , önemli bir adammış izlenimi yaratmaya çalışırlar. Bunların ereksiyon problemi olabilir, dikkat edin. Sevişirken de aniden yataktan kalkıp, karşılıksız çeklere, telefonunu açmayan müşterisine sinirlenip, sevişmekten vazgeçebilirler. Biraz yakışıklı olanları varsa da genelde bunalımlı tiplerdir. Uğraşacak gücünüz yoksa ,uzak kalın derim.



3) ÇAMAŞIR SIKAR GİBİ DOKUNANLAR; Bu tip adamlar kendine güvensiz, takıntılı tiplerdir. Beceriksizce sıkıştırmaya çalışırlar göğüslerinizi; yüzlerinde de stresli bir ifade olur. Sanki iki göğsünüzü bir araya getirmek ister gibi, çok ciddi bir iş yaparmış gibi avuçlarının içiyle ittirirler. Ne yapıyor diye bakarsınız bir süre. O ise, son derece tahrik olmuş ve sizi de etmiş bir ruh haliyle kan ter içinde kalır. Meme sıkma işleminden sonrası bellidir. Asla şaşmaz. DALMAYA kalkarlar. Dallamalar ya...Sakın izin vermeyin...
Bunlar genelde kumaş pantolon, üzerine krem-kahve tonlarında dede hırkası giyerler. Asla bıyıksız gezmezler. Genelde mutsuz aile çocuklarıdır. Meslekleri muhtemelen yedek parça satıcısı, bir kısmı tuhafiyeci, yüncü, döşemeci ya da  kuru yemişçidir.

4) PARÇALARCASINA SIKANLAR; Sizi öpmeye başlar başlamaz, eli memelere gider. Siz, ” ay, bu adam çok güzel öpüşüyor, kim bilir memelerimi nasıl okşayacak?” diye heyecanla beklerken, Azrail'den kaçarmış gibi, sinir krizi geçiriyormuş gibi memelerinizi öyle bir sıkarlar ki; ciyak ciyak bağırırsınız da yan komşu yardıma gelir. Bir, iki derken, baktınız adam sanki cerrahi bir operasyon yapar gibi konsantre olmuş, can havliyle sıkıyor. Bir sonraki hamlesi  muhtemelen” dişlemek” olacaktır. Memelerinizin acıdığına mı, yoksa adamın psikopat olduğuna mı yanarsınız. "Yapma ama Orçuuuun, canım acıyor, mamografi mi çekiyoruz,  ay, orada bile böyle acımamıştı” deseniz bile o” Banuuuu.....mmhh. çok güzel bunlar, bebeyim, dayanamıyorum” diyecektir. Ama” dayaaan” demek gelir içinizden. Uzun süre psikolojik tedavi görmüş ama olumlu sonuç alamamış kişilerdir.Erken veya çok geç boşalma/boşalamama  sorunları vardır. Genellikle alkolik olurlar;  sinirlidirler ve hep bağırarak konuşurlar. Marjinal sevgili arayanlar için birebirdirler. Meslek mi? Avukat, doktor, iş adamı, bar -restaurant işletmecisi.

5) SADECE EMENLER; Bunlar annelerine doyamamış, sütten erken ayrılmış, ya da hiç anne sütü almamış çocuklardır. Her gördüğü dekoltenin arasına kafalarını koyup, emmeye başlarlar. Olmazsa kucağınıza alın; o emsin, siz de piş piş yapın.(O emerken siz de boş durmayın, bulmaca çözün) Emerken gözlerini kapatır bu adamlar; öyle bir zevk alırlar ki bu işten onu o anda ayırırsanız gözleri dolar, ağlar ya da küserler size. Vırç vırç sesler çıkartırlar emerken de. Beklersiniz, acaba ne zaman doğru dürüst elleyecek diye. Saatlerce bakarlar memelerinize, yakından konuşurlar onlarla, içinden satırlar, paragraflar, mısralar dökerler memelerinize. Yazar, şair, ressam ve editörler hep bu gruptandır.

6) TİTREYEREK DOKUNANLAR;
Meme gördüm mü ereksiyon olurlar bu adamlar. Dayanamazlar memelere. Arasına yerleşme, üstüne attırma, emme, yoğurma gibi sürekli memeli fanteziler kurarlar.” Benim niye böyle memelerim olmadı “ diye hayata küskündürler. Güzel göğüslü kadınlara hayran olmak bir yana, içten içe kıskanırlar. Memelerinize yaklaştıkça nefesleri hızlanmaya , gözleri kaymaya başlar. Bütün vücudu titrer. Ne oluyor böyle, ıslak zeminde kabloya mı bastı acaba?" diye yere bakar, kontrol edersiniz. Ama her şey normaldir. Adam meme fetişistidir. Gece gündüz memelerinizi açık görmek ister. Eğer dışarı çıktıysanız mutlaka dekolte giymenizi isterler. Yemek masasında memelerinizi izlerken, başkalarının da onlara bakmasından haz duyarlar.

7) OLMASI GEREKTİĞİ GİBİ YAPANLAR; Bir yandan öperken , diğer yandan elini yavaşça gömlek , tshirt, body vs. nin altına sokar bu adamlar, aceleleri yoktur; bir heykel yaptığını hayal ederler tek göğsünüze dokunurken. Yavaş yavaş, dalgalandırarak, yoğurarak ve acıtmadan... tam kıvamında. Sonra yavaş yavaş biraz daha hızlı ve biraz daha sert mıncırmaya başlarlar. Sonra öpmeyi bırakıp,  dünyanın sekizinci harikasını seyreder gibi bakar ve derin nefes alırlar, kısık bir sesle " çok güzeller" derler.(nerdeyse ağlayacak, he he deyin, üstüne gitmeyin) "Ehhe, mersi" dersiniz ama pek bir yavan kaçar bu cümle o erotik ortamda. Beklersiniz, beklersiniz, devamı nasıl olacak, neler yapacak diye. Adam " Bunları kim bilir hangi erkekler elledi benden önce?" der kısık sesle. Siz de onun kulak memesini emip, kısık sesle; "İlkokuldaki sümüklü Ayhan!  bir kere! zorla!. Doktorum! geçen ay,  kitle var mı diye bir de annem bana çok kızdığında " dersiniz. Adam" ımhh.offf..  tam hayal ettiğim gibi bebeğim " der, "başkasının ellediğini düşünmek beni çok tahrik ediyor". Evet, karşınızda mükemmel,  taş gibi adam var her an ereksiyon vaziyette; o erkeği asla bırakmayın.O, memelerinize bakıp, yoğurmaya devam ederken, "boxerlarını annen mi dikiyor, pazardan mı alıyorsun? " deyin yine kısık bir sesle. O da eğer hayalinizdeki erkekse "Nnn..nannem dikti" diyecektir, "özel kalıp bu, benim ki sığmıyor da diğerlerine". Siz "Hımm, anlamıştım zaten, memelerimi tutuşundan belliydi" deyip onun egosunu okşayın.
Adam bir sonraki adımda : "Bak, farkındaysan hemen kalktı" diyecektir. Siz; "Evet, karnımı delecek ama sen memelerimle ilgilen, boşver onu şimdi" deyip, yoğurma işlemine odaklanmasını sağlayın. Taa ki göğüs uçlarınız sipsivri olup, dikilene dek. Lütfen onu kaçırmayın, lütfen bak.

8) BUNLARIN HEPSİNİ BARINDIRAN ADAMLAR; Yıllardır armut, elma, portakal ,kavun, silikon, sarkık , üzüm her tip meme görmüşlerdir. Bundan sonra göreceği meme doktorun hastaya bakışı gibi olacaktır. Canları isterse ilgilenirler memelerinizle. Cool adamdır bunlar, çapkındırlar, çünkü yeteneklidirler. Kadına nasıl davranacağınızı çözmüş , akıllı adamlardır. Şirket yöneticileri bu gruptandır. Akşamları işten gelince sadece kravatını gevşetip, soyunmadan viski içen tiplerdir. Fonda da genelde Beethoven olur. . Sevin ama bağlanmayın. Sizi aldatma olasılığı yüzde 100 dür.

16 Haziran 2011 Perşembe

BABALAR GÜNÜYMÜŞ. PEH!

Eski bir yazım...Her babalar gününde yayınlarım...Düzeltilecek yerleri çok ama bunu yazmak da zor...


“Anasını babasını kaybedenler, ansızın geriye
onların bıraktığı boşluğa çekilirler.
o güne kadar, yaşın ne olursa olsun,
yüzüne vuran aydınlık, arkanda uzanan gölgeden beslenirdi.
üçüncü boyutun elinden alınmış gibisin.
gölgeleşme sırası şimdi sende.

evet, gene sahnedesin kuşkusuz.
ama nesi var bu tiyatronun?
salon niçin bu kadar aydınlık da sahne karanlıklar içinde?
sen yine sensin, seyirciler de hep o seyirciler.
peki kimin aklına esmiş de, sırtları sahneye dönük oturtmuş onları böyle”


Çok teşekkür ediyorum sana;

Annemi ve beni , hastaneye güvenli ve sağlam getirdiğin için,

Erkek beklerken kız olarak geldiğimde, hiç şaşırmayıp mutlu olduğun için,

Annemin karnındayken canım yeşil erik istediğinde kış ortasında bir gece yarısı İstanbul’un bütün semtlerini dolaşıp erik aradığın için,

Gece yarısı ağlama krizim tuttuğunda, üşenmeden kalkıp, arabana bindirip gezdirdiğin için,
Evin orasına burasını tuvalet sanıp kullandığımda, sabırlı davrandığın için,

Sütümü almayı hiçbir zaman ihmal etmediğin için,

Gezmeye gideceğimiz bir gün, kıpkırmızı bir ruju gizlice sürdüğümde, arabanın dikiz aynasından görüp, gözgöze geldiğimizde kızmadığın için,

İğrenç esprilerime, katıla katıla gülüp, beni mahcup etmediğin için,
Matematikten zayıf aldığımda bana kızmadığın için,

Veliler toplantısında hakkımdaki şikayetleri bana söylemeyip, “çok konuşuyormuşsun ama çok da zekiymişsin” ” deyip konuyu geçiştirdiğin için,
Hediye ettiğim kravatları ve tarakları hiç beğenmesen de kullandığın için,

Karda kışta, sıcakta, tatile gitmeyip, bizi okutabilmek için her şeye katlandığın için,

Eğitimime sonsuza dek destek verdiğin için,

Çalışkan ve dürüst bir insan olmayı öğrettiğin için.....




Tam 6 yıl oldu, BABALAR GÜNÜNDE beni terkedeli.

Bundan iki yıl önce sana farklı bir hediye vermek istemiştim. Kahvaltıya götürecektim seni o sabah, yerini de ayırtmıştım. Bu sefer “hayır” diyemeyecektin bana. ama olmadı işte.
Böyle bir günde gitmen daha da acı oldu....
Hediye almamızı istemezdin paramız boşa gitmesin diye. Babalar gününden bir hafta önce başlardın “hediye istemiyorum, hediye kabul etmiyorum” demeye.

Bir şeyler yapmak istiyorum bu sene senin için ama bulamıyorum, öyle kısıtlanıyor, öyle çaresiz kalıyorum ki; kendimi suçlu hissediyorum bu yüzden. Şimdi alacağım hediyeler çok daha kısıtlı çünkü.

Benden iyice uzaklaşan yeni evini ziyarete geleceğim yine.Taze çiçekleri alıp, kurularıyla değiştireceğim. Mezar taşını temizleyeceğim “ Ah baba! ne işin var orada, kalk da göreyim ,öyle özledim ki seni” deyip ağlayacağım. Dualar okuyacağım, dertleşeceğim seninle, hayattaki haksızlıklardan bahsedeceğim ama cevap veren olmayacak, konuşurken bir yandan da toprağını okşayacağım sen olduğunu hayal ederek. Cevap gelmeyecek biliyorum...

Ve üstesinden gelemeyeceğim tek şeyin “ölüm” olduğunu hatırlayacağım. Ölüm gelirken haber vermezmiş , hazırlıklı olmazmışız ölüm karşısında, hep erken ölümmüş tüm ölümler...Hiç yakıştıramazsınız, “ benim babam daha gençti, çok yaşayacaktı “dersiniz ama olmaz! Kolunuz kanadınız düşer, kabristandan çıkmadan önce bir kere daha geriye bakarsınız boynunuzu bükerek, içinize milyonlarca cam kırığı bata bata , acıya acıya... Çıkarsınız, onun bu mecburi konuk olduğu evden..mahcup olursunuz onu yalnız bıraktığınız için...

Hiç bir erkek babanız gibi sevmeyecektir sizi; bunu bilir ve katlanmak zorunda kalırsınız...

Şimdilerde, evde kimse yokken gizli gizli gardrobunu açıp, ölmeden önce son kez astığı gömleğini ve ceketini kokluyorum. Cebinde bozuk para buldum, belki benim için ayırmıştı onu. Hep kızardı; taksiye, dolmuşa binerken bütün para uzatan insanlara. Kokladım gizli gizli; gözlüğü vardı cebinde, taktım, onun gözleriyle bakmaya çalıştım, yaşlardan buğulandı gözlüğü, sonra büyük bir ayıp işlemişçesine yerine koydum.

Ve sonra da , okuduğumda; cam kırıklarını gözüme, yüzüme, ayak tabanlarıma, saç diplerime kadar ince ince batıran, soluk alıp verdiğimde bütün organlarımın kesildiğini hissettiren yazıyı okudum tekrar...Aynen onun harfleriyle yazıyorum.

“HediYE falan almaYIn,kafanızı UçurmıYaYım, “

Bu yazıyı ne zaman mı buldum ? hemen söyleyeyim: O “kendimi iyi hissetmiyorum, beni doktor götürün” dediğinde, koşa koşa ,bana hep öğrettiği gibi, 112’yi çağırmaya gittiğimde.....

“Babam ölüyorrrrr, çabuk gelin n’olurrrr! “

Telefonun tam önüne koymuştu bir gece öncesinden bu notu......

Hayatında ilk defa benden bir şey istemişti... Anneme; “ kızlar beni doktor götürsün, çok fenayım” demiş, Ah baba, getirmez miyim hiç, kaldırabilseydim kucağımda götürecektim seni. O kadar güçsüz ve çaresizdi ki o an; sanki o bir bebekti de , ben onun babasıydım . Benden ilk ve son isteği buydu; yerine getirmeye çalıştım ama başarılı olamadım....Bir gün daha fazla yaşatacak gücüm yoktu benim. ÇOK ÇOK üzgünüm...
Sen benim için çok şey yaptın, ben sana bir şey yapamadım , beni affet.

Babalar günü kutlu olsun Babacığım. Biliyorum ki; çok rahat ve huzurlusun. Bu dünya çok karışık be baba, aynen bıraktığın gibi.Bekliyorsun biliyorum, az kaldı geleceğim..