29 Temmuz 2011 Cuma

İŞYERİNDEKİ PİSLİK TÜRLERİ ve CİNSEL HAYATLARI (2)

IT MANAGERLAR/BİLGİSAYARCILAR VS; Heh” geldik şimdi işyerinin en götü kalkık, en rahat, en snop müdürlerine. Dünyayı bunlar yaratmış anacığım. Bilgisayarın bozulur, çağırırsın, “ hemmmeeen geliyorum” der, akşama kadar zor gelirler. Sen bekle ki adam gelsin, bilgisayarını düzeltsin. Hep meşgullerdir, hep işleri vardır, hep bir program yapıyorlardır. Sürekli insanlarla olan sosyal iletişiminizi kısıtlarlar. “Kerem bey, ben msn kuramıyorum. “Yasak maalesef, yurtdışı yapıyor, bizimle ilgisi yok” ,”Kerem bey, ben gtalkta konuşuyordum eskiden ama şimdi giremiyorum.” Yurtdışı engelliyor, yapacak bir şey yok”. Ne bok olsa yurt dışına atarlar. Halledemediğiniz çok basit bir şey olduğunda” hahha salağa bak, bu kadar basit şeyi beceremiyor” diye pis pis , yandan çarklı gülerler.
Şirkette masa masa gezip, hatunlarla fingirder, onun bunun böreklerini, keklerini götürürler.
Son derece aktif insanlardır, akşamları orada burada içerler, sabah geç gelirler. Kolay sıkılırlar, uzun süre aynı iş yerinde kalamazlar. Blue jean, üstüne rahat t-shirt giyip, gelirler işe. Herkesin onlara muhtaç olduğunu düşündüklerinden yürümeleri bile bir hoştur; şirket içinde kendine özgü stilleriyle dolaşırlar, ellerinde sürekli kraker, simit parçası vs. olur.. Çok acıktınız; kimde yiyecek bir şey var acaba diye düşündünüz, adres belli. IT’cileriniz.

Cinsel Hayatları; Hatunlardan gelen ” ay , şu programı kuramıyorum, bana yardımcı olur musun Serkan?” lu telefonlarla başlar ilişkileri...

Bunlar için sevgili bulmak pek kolaydır. Kendilerine haddinden fazla güvendikleri için “hatun bulamayacağım “ diye strese girmezler. Bu yüzden de rahat rahat bir dolu sevgilileri olur. Zaten sosyal çevreyle pek haşır neşirdirler, mutlu mutlu gezerler. Taa ki işyerinden atılan ve bilgisayardaki tüm bilgilerine el koydukları bir arkadaşıyla karşılaşana kadar...

Sizle beraberken laptopunu, telefonunu vs. yanında getirmemesini rica edin. Yoksa yataktan kalkıp kalkıp, program çalışıyor mu diye kontrol etmekten, sevgililerine konsatre olamazlar. Fazla gururunu okşamayın, iltifat etmeyin, başa çıkamazsınız sonra...


SATIŞ MÜDÜRLERİ; Şirketi onlar kurtarır, onlar olmasa diğer departmanlar maaş alamaz.

Şirketin verdiği araba da benzin de bedava ya, bu haklarını gezmekten tansiyonları düşüne kadar kullanırlar.

En güzel toplantılara onlar giderler. Uludağmış, Kartalkaya’ymış, Mavi yolculukmuş, Tayland, Rusya’ymış hep onlarındır. İki tane satış yaptılar diye göt göbek kasıla kasıla yürürler. Kocaman sandalyelerinde döne döne konuşurlar sizinle, gıcık olursunuz. Ellerinde de kalem olur; konuşurken evirirler, çevirirler, ara sıra ağzına sokarlar Şirketin kadınlarının peşinde gezmekten, müşteri ziyaretlerini unuturlar. Özellikle yurt dışı toplantılarında ilk gittikleri yer masaj salonları ve striptiz klupleridir. Nasıl olsa sevgilisi/eşi burada değil, ee adamlar da tamamen İŞ amaçlı oradalar. Tarihi, turistik yerleri gezecek değiller!!! Yurtdışına gidip de boş dönen satış müdürüne rastlamadım. Hepsi mutlaka kafesten kaçmış maymunlar gibi kadın milletine saldırırlar. Gıcıklar..Şirketin verdiği araba da benzin de bedava ya, bu haklarını gezmekten tansiyonları düşüne kadar kullanırlar.


Cinsel Hayatları; Pek bir verim beklenmez.Ön sevişmelerinden bi hayır gelmez. Sizle beraberken telefonun sesini kısar, (müşteriler arar hayatım, kapatsam iyi olur, rahatsız etmesinler bizi der) Siz de yersiniz. Oysa ki başka kızlar da arayacaktır adamı, ne ondan ne sizden vazgeçmek ister..
Ararsınız ” dışarı çıkalım mı ?” falan filan diye. “Ay şekerim, rapor yetiştireceğim , genel müdür lavuğunla toplantımız var” der, sizi kandırırlar. Takip edin, peşini bırakıp bu yalana kanmayın.

Mükemmel olduklarını düşünürler. Müdür ya adı. Tatminsiz insandır bunlar. Sürekli hayalindeki kadını bulamadığından dert yanarlar ama etrafındaki bir sürü kadını da görmezden gelirler. Bunların istediği tamamen çeşittir anacağım, sen inanma ağlamalarına. Birkaç yıl sonra genel müdürlüğe soyunurlar sonra hiç bakmazlar yüzünüze. Yüz vermeyin şu sümsüklere....

21 Temmuz 2011 Perşembe

İŞYERİNDEKİ PİSLİK TÜRLERİ ve CİNSEL HAYATLARI

Hiç bir zaman müdür olmak gibi bir arzum olmadı. Aman Allah göstermesin; bir araba, bir cep telefonu verecekler diye o kadar sıkıntıya katlanamam. Anlamsız anlamsız toplantılara koş , sürekli seyahat et, elalemin adamlarıyla sabah sabah toplantı yapacağım diye leş gibi kokan ağızlarına katlan, kokuya konsantre olmaktan ne dediklerini anlama, başka ülkelerde otellere tıkıl, şehri gezemeden dön. ” Ay, aman, yok! ” dedim; ” ben müdür falan olmak istemiyorum”
Ben Tiyatrolar bitirmiş, Sosyoloji”lerde okumuş, Bir sene İşletme eğitimi almış (birinci dönem sonunda eyleme daha fazla vakit ayırmak için kaçmışım) da hiç işim yok, sizin götten şirketinizde müdür olacağım. Ay aman, istemem. Zaten şirkette belli saatlerde çalışmak, benim gibi bir insana verilmiş en büyük ceza...Şu anda masamda bir sürü iş var, ben kahvemi içiyorum, yazımı yazıyorum, bitsin yazım öyle başlayacağım işe...Anlayın siz...
Hadi geçelim bu şirket denen anlamsız yönetimde ikamet eden insan tiplerine..

1) CEO’lar or GÖTLER ; Bunlar zamanında ezilmiş, “Ben Müdür olacağım(böyle sert bir tonda aynaya bakarak, yüksek sesle, yan profilden durarak konuşurlar) milletin ağzına sıçacağım, koskoca odam kocaman masam olacak, çayları kahveleri masamı getirecekler, insanlar odama girerken kapıyı tıklatacak, el pençe divan duracaklar, bacaklarımı açacağım götümü gere gere koltuğa kurulacağım” diye hayal kurmuş, canını kıçına takmış tiplerdir. Erkek olurlar genelde tabii ki. Kadınları CEO yaparlar mı, mazallah Regl sancısı tutar, bunalıma girer ,çocuğu hastalanır, Pms dönemi, menopoz dönemi sorunu çıkartır, verimli olamaz diye hayatta yapmazlar.
Ben neden olamadım sanıyorsunuz...

Cinsel hayatları; (Yok öyle birşey!)

Bu adamlar var ya bu adamlar; hepsinin cinsel sorunları var bunların. Ya çükleri ince ve kısa, ya da kalkmıyordur. Yatakta seviştiğini sanırlar, genelde koca göbekli oldukları için pozisyon sıkıntısı çekersiniz. Pipilerini uygun ortama getirmek için göbeğini oraya buraya attırırken kan ter içinde kalırlar, bazen gözlüklerini çıkartmazlar...

Romantiklik ve duygusallık beklemeyin sakın bunlardan. Bunlar ekonomi, işletme okuyacağım, ingilizceyi “ohh yeaah “ tarzında Amerikan aksanıyla konuşacağım diye tüm güzelliklerdan mahrum kalmışlardır zamanında.
Küt, düz, standart ve android adamdır bunlar zaten beden dilinden anlarsınız bunları. Ses tonları yükselmez, hep aynı ruhsuz tonda olur. “Getir, tamam, geldim, oh, ! “ gibi çok standart kelimeler kullanırlar. Arabaları da kocaman olur, iri ve sevimsiz. Şoförleri olduğu için arka tarafa malak gibi yayılıp gazete okurlar; o kadar sıkıcı görüntüleri olur ki o takım elbise içinde böyle soyasım gelir onları.

Yemeğe çıktığınızda sizi çok klasik balık lokantalarına götürür bunlar. Boğazdadır bu mekan, pahalıdır ama yemek işte, simit yesenizde doyarsınız çok mu önemli sanki?
Her hareketi son derece kontrollüdür. Hani böyle hoplasın, zıplasın, sıkıştırsın istersiniz sizi ama yok! Adam kazulet gibi oturur, klozet gibi kalkar, hayatı duruşu standartlara konumlanmıştır. Kıvrılmazlar, bükülmezler, kamburunu çıkartmazlar.
Bilirsiniz şirkette götleri müdür yaparlar. Paralı erkek istiyorsanız buyrun .


2)FİNANSMAN MÜDÜRLERİ /MUHASEBE MÜDÜRLERİ; Erkekler için; Kısa kollu gömlek modasının öncüleri bunlardır. Hep bunların altından çıkmıştır kısa kol uygulaması. O kısa kollu gömleklerinin altından böyle kıvrım kıvrım siyah kıvırcık kılları olur. Siyah çerçeveli gözlükler takarlar. Saçı olmayanların mutlaka tepeleri keldir. Tamamen dazlak olanına rastlanmaz. Siyah, ucunda küçük askısı olan deri çantaları olur, sallaya sallaya şirkete girerler. Yemeğe çıktığınızda konuşacakları konu; Muhtasar Beyannameleri, Vergi Daireleri, BABS ler,icmaller, mutabakatlar, cebir defteri ay sonu raporları gibi çok çekici ve tahrik edici konulardır. Diğer bildikleri de siyasettir. Atar tutar memleket kurtarırlar. Öğle yemeğine saatinde çıkarlar, hata yapmaktan acayip korkarlar. Bu tarz adamlar salla başı al maaşı zihniyetinde çalıştıkları için müdür olmuşlardır. Herhangi bir konuda çıkıntılık yapmazlar, tepki vermezler, genel müdür ne derse doğrudur. Genelde bu adamların ilk girdiği işyeridir ve oradan direkt mezarlığa giderler. Başka iş arama, yeni açılımlar yapma gibi bilgileri yoktur. Finans müdürü adı altındakiler ise bunların bir üst versiyonudur. Elini sallasanız finansçı zaten.Bence dünyanın en sevimsiz işlerinden biri bu finansçılık. Şirkete nasıl kar ettireceğim diye maymun olurlar, habire toplantı yaparlar. Departman müdürlerini çağırıp onlara fırça atarlar. Şirketin en ukalalarından biri de bunlardır. Egosu yüksek ikinci adam da bunlardır.Para adamların elinde ya dersin IMF de görevli. Renksiz giyinirler. Çok yer gördüğünü sanıp havalara girerler. Bir kadınla çıktıklarında çok klasik anlayışları vardır. Şarabı önce kendisi tadarlar mesela, genelde beğenirler.. beğenmezse n'olacak beş şişe açtıracak değil ya) sonra da "hımm.güzelmiş." diyen tiplerdir bunlar. Mutlaka yolda durup bankamatikten para çeker ya da benzin alırlar. Bunları asla sizle yemeğe çıkmadan önce yapmazlar. Jilet gibi ütülü pantolon giyerler. Azıcık salaş olsun, yayılarak otursun diye gözüne bakarsınız ama, ıııhh..olmaz...Size ilk yemekte parayı ödetmez ama başka yerlerden çıkartmaya bakarlar. Kendilerini vazgeçilmez ve çok zeki olarak görürler. Hele de kurslarda , y.dışında ingilizce öğrenmişlerse eblek eblek kelimeleri cümle aralarına sıkıştırırlar. Siz salaksınız ya, hiç dil bilmiyorsunuz ya..

Cinsel hayatları; Çok yapıyormuş gibi görünürler ama külliyen yalan; sevişecek birilerini buldum mu sevinçten ayakları götüne vurur. Evine gittiyseniz, sizi sürekli kontrol ederler bir yeri karıştırıyor mu diye. Kontrolcüler ya.

“Asla evlenmem oğlum, ne evlenmesi , bir kadınla yapamam ben, çeşit olmalı” diye bas bas bağıran tiplerdir. Ama akşam olup oturdum mu koltuklarına, yalnızlıktan ağlarlar da kimse bilmez. En iyisini daha güzelini daha zenginini bulmaya çalışırlar. Önünde “manager” ünvanı olmayan kadınlara hesapta yüz vermezler. Ama Genel müdürden, departman müdürüne, şefe, sorumluya, sekretere en son da tezgahtara kadar düşer de kimseye bahsetmezler. Cümleleri şöyle başlar etrafta” İşte benim kız arkadaşım var, ehmmm.. Amerika”dan döndü, şu anda bilmem ne şirketinin ..managerı” olacak ..Ulan ne manager”ı ? Kız Amerika”nın çölünde dil öğrenmeye gitmiş karşı apartmandaki Hatice teyzenin koyun postu gibi saçlı kızı Gülay. Ne manageri? muhasebede fiş girmeye bile razı kız, yeter ki sigortası olsun.- . Siz zaten o sevgililerini hiç göremezsiniz. Hep vardır ama gizlerler. Çünkü yeterince ünvanlı değildir onlar. Çok afedersiniz adamı zker bırakır bunlar duygusuz oldukları için. Çünkü ertesi gün daha ünvanlı bi kız bulacağını düşünürler bu yüzden orta sınıftan hatunlara değer vermezler. (Sonra da bok gibi de abazan abazan dolaşırlar etrafta.))Ohhh..!!!!

14 Temmuz 2011 Perşembe

AMAN EMLAKÇIM! NE YAPTIN BANA?

Emlakçılardan oldum olası hazetmem. Onlarla muhatap olacağıma evsiz barksız kalırım daha iyi.

Ya , bu nasıl bir caka satmak, bu nasıl bir kendini beğenmişlik? Bu nasıl gözüne baka baka kandırmaktır , anlamadım. Onların eline düşmezsiniz umarım, donunuza kadar soyarlar sizi. Piyasayı onlar belirler. Onlara göre ev iyiyse, iyidir. Sizin yorum yapmanıza gerek kalmaz. Sizin gözünüz yoktur, anlayamazsınız bir malın değerini, ama onlar bilirler.

Eşinden yeni boşanan arkadaşım, kutu gibi şirin, sempatik, merkeze yakın bir ev ister her orta sınıf çalışan kadının istediği gibi. Hevesle gazete ilanlarına bakmaya başlar. Woww..”Gümüşsuyu”nda deniz manzaralı, şirin ev, tam size göre; 650 TL.”
Aman bu evi kaçırmayayım, merkeze yakın , Cihangir”e kahve içmeye giderim, İşime de yakın, bir de deniz görürüm, gelsin güzel günler, üstelik 650 TL”ye” der. Koşa koşa yılların emlakçısına gider.

Hoşgeldiniz , beş gittiniz derken, “eee, bir görelim evi o zaman” der arkadaşım.

Adam iki üç bitişik apartmanın- tabiri yerindeyse göt göte yapışık- binaların olduğu sokağa getirir. İçeriye hevesle girer arkadaşım.Tüm odaların kapıları birbirine açılıyor; yani salonun hem giriş hem çıkış kapısı var , yatak odasının ki de mutfağa açılıyor.

Eh demiş arkadaşım, napiiim, merkeze yakın , varsın olsun.” Şey” demiş, “deniz manzarası demiştiniz?? Hani?”

“Haa.” demiş emlakçı kızın koluna girerek çok bilmiş tavrı ile.” Gel bak, şu karşı ki daireyi görüyor musun?”

“Hııı.”

“Orada tiyatrocu bir çocuk oturuyor. O, salonun camını açtığında taaa koridorun diğer tarafı gözüküyor. Sırf deniz manzarası. O çok iyi bir çocuk, tanıyorum ben. Sen istediğin zaman söyle açar o.”

??





HEM GAZETECİ HEM EMLAKÇI

Yine aynı arkadaşım Bakırköy civarına bakıyor bu sefer. Emlakçıya gidince, “Ne iş yapıyorsunuz siz?” diyor emlakçı, arkadaşımı baştan aşağı süzerek.

“Gazeteciyim” diyor arkadaşım.
Birden gözleri parlıyor Emlakçının.
“Öyle mi? Hangi gazetede?”
“Bıdı bıdı gazetesinde”
“Hımm. Çok güzel. Meslektaş sayılırız desenize” diyor emlakçı göğsünü çıkarta çıkarta.
“Aaa , siz de mi gazeteciydiniz? Diyor arkadaşım.
“Evet” diyor emlakçı. “Bakırköy yerel gazetesinde şiirlerim yayınlanıyor” benim.
“Hııı.Memnun oldum” diyor ve ev bakmaya başlıyorlar.

8 Temmuz 2011 Cuma

FRİEND FEED DİLİ VE EDEBİYATI

İki şekilde öğretim vardır. Çevrim içi ve dışı. Birinci seçenek adından da anlaşılacağı üzre; canlı canlı yapılır. Diğeri ise dışarıdan, siz online olamazken.

HANGİ DERSLER İŞLENECEK

I.DÖNEMDE; Konuşma dili, işaretlerin anlamı, fotoğraf yükleme
II.DÖNEMDE; Kavga etme teknikleri, cadalozlarla başa çıkma dersleri, Ve FF dilini nerede nasıl kullanacağınız , değişik kelimelerin anlamı,

Görüldüğü gibi dersler gayet keyiflidir. Çalışan kazanır. Dersleri iyi dinlemeniz, katılımcı olmanız yeterli.

Madem FRİEND FEED dilini öğreniyoruz; kısa kısa size bazı küçük notlarım olacak.

NE NEDİR?

ATARLANMAK;
Bu dilimize yeni kazandırılan çok renkli bir kelimedir. Hayır, hayır, o sizin döneminizdeki atari oyunu ile alakası yok. Bilgisayarda oynanıyor yine ama bu öyle değil.Yani sinirlenmek, yani birinin lafına atlamak gibi bir anlamı var. Diyelim sosyal medyadan bir arkadaş FEED açtı. Yani birşeyler açıkladı o dikdörtgen içinde. Siz” heh, bak bana hitaben yazdı bunu hemen dersini vermeli” şeklinde hareket ederseniz Atarlanmış olursunuz. (Bende yeni öğrendim , umarım doğrudur.)

GİDERİ VAR; Bana bir sosyal medya arkadaşım dedi ki.” O kızın gideri var mı ?” Ben de zengin mi , iyi bir geliri var mı zannettim. “Nerden bileyim” dedim. “Belki de vardır iyi bir gideri” Güldüler. Meğer o değilmiş. Hani işe yarar mı? sevişilecek biri mi? bize de bir iş çıkar mı? gibi ayıp bir anlamı varmış. O yüzden sakın bana bunu bir daha sormayın. Giderim , gelirim yoktur benim.

STAYLA
; Yok, bu bir Rock şarkıcı ismi değil. Yoo , Boşnakça da değil. Bu "stil" anlamına geliyor. Mesela bir fotoğraf koyarsınız . Yan yan bakmışsınızdır, yüzünüzde pek bir mahsun ifade. Altına not düşer çevrenizdekiler hemen. “AA Küçük Emrah Styla” diye. Yani Küçük Emrah gibi boynu bükük çıkmışsın demek istiyorlardır. Evet canım, söylerken çok seksi geliyor bana da staylaaa...

ÖZET GEÇ PİÇ; Bir konunun altına toplanırlar. Uzar da uzar.. konunun başlığında “bugün çok güzel bir gün, ben ata bindim, bisiklete bindim” gibi bir duygu -durum bildirimi vardır. En alta baktığınızda” Sensin Kürt, piç” diye bir yorum çıkar. Haydaaa!!!... ne alaka dersiniz. Mutlaka aralara çok eksantrik yorumlar girmiştir. Hepsini nasıl okuyacaksınız şimdi.. hemen bir işaretle “özet geç piç” derseniz iyi yürekli bir arkadaş size bir satırlık yorumla durumu bildirecek ve sizi zaman kaybından kurtaracaktır.

ÇOK GÜSELSİİNNN
; Bildiğiniz” çok güzelsin” in emo”casıymış bu . EMO mu ne demek? Tabii tabii , zevkle açıklayayım. Duygusal yani (emotion) dan geliyor, yani tıpkı benim gibi. Fotoğraflarda kafa yana yatıktır, zayıf olurlar(ee tabi duygusal insan bunlar . et ye, göt ye, sonra nasıl duygusal gözükecekler o kilolarla?) . Siyah dar pantolon giyerler, bacakları sıskacık olur, altlarına genelde converse tarzı ayakkabılar giyerler. Göz farı olarak simsiyah tonlarını tercih ederler.Hee ne diyordum "çok güselsinn" lafının Emo'lar tarafından üretildiği söylenir.

BSG; “Bugün öğrendim, taze taze sunayım size; bi siktir git” miş.

CAPS YOK MU? ; Kameradan, fotoğraf makinasından bir görüntü istiyorlar arkadaşlar kimi zaman. Anlattığınız durumu, hali, vaziyeti, mekanı, yediğiniz yemeği anlattığınızda ya da “ben bugün bir bikini aldım” dediğinizde “caps isteriz “ diyorlar. Ben de” aa gerçekten mi?” demek istiyorlar gibi bir şey sanmıştım; değilmiş. “Bize lütfen bir fotoğraf göster” demek isterlermiş meğer. Bu caps isteme olayı önce yediğiniz yemekle başlar ardından külot, bikini ve tüm vücudunuzun capsini istemeye kadar gider..


KLAVYE DELİKANLISI
: İçinde Türk-kürt tanımı geçiyorsa, İslam- Din- türban geçiyorsa hemen atlayan tipler bu gruptandır. Sanal alemde saklanabildiği kadar saklanır, içindeki nefreti, kini, küfürü kusarlar. Kendi düşüncesinde olmayanlardan nefet eder, ezmeye çalışır, yargılarlar. Gerçek hayatta çok asosyal tipler olabilirler. Siz siz olun sakın klavye delikanlısı grubuna katılmayın.

NEFES ALSIN YETER: Erkekler bunu aradığı kadın özelliklerinde söylüyorlarmış: yoksa nefes darlığı olan falan yok, çok şükür. Ölen de yok.Kimisi der" uzun boylu, ince belli olsun" kimisi " ben ille de sarışın derim". Ufak şeylerden mutlu olan ve detaylara girmeyen bir erkek gelir "Bırakın bunları, nefes alsın, canlı olsun yeter!" der ve o günden sonra nefes alan bütün kadınlar kendileriyle gurur duymaya başlar.