7 Temmuz 2012 Cumartesi

EX AŞKIM, EX AŞKIM!

Kimi zaman kulaklarını tıkar, gözlerini yumarsın tüm yalanlara. Görmek istemediğin için görmez, duymak, istemediğin için duymazsın. Aşkın içine 'Acaba?" girdi mi boka sararsın...

Güzel erkekler tehlikelidir. Güzel ve zeki erkekler şeytandır. Karizmatik, zeki, ve zengin erkekler seni asla mutlu edemezler.Adam rahat dursa da bütün kadınlar ona " evlenilecek, ağa düşürülecek potansiyel erkek' gözüyle baktıkları için o ilişkide rahat nefes alamazsın. Şansını çirkin erkeklerden yana kullan.

SEÇME ERKEKLERDEN SEÇME YORUMLAR!

- "Ya, seninle bir şey konuşacağım; Ben evlenmeyi düşünmüyorum, evlilik bana uymuyor. Senin de yaşın geldi, ben seni oyalamak istemiyorum"
....
İlişki biter. Aradan  birkaç ay geçer: telefonun çalar, eski sevgili arar. "Naber canım, seni çok özledim ben.Ya, ben evlendim ama çok pişmanım, seni unutamıyorum. Ben sana karşı kendimi çok suçlu hissediyorum."
"Karının yanına dön!"...

- Telefon edersin ama o telefon hiç zamanında açılmaz. Neden ? Neden ? Neden?
Daima mı toplantıdasın?  Beş dakika sonra döner. "Müsait değil miydin?" dersin. "Evet" der. Ama ne yapıyordur, neden müsait değildir belli değil. "Ya,  neden açmıyorsun şu telefonu. Bir kere de aç dersin. "Ay yine başladın paranoyaya" der. Sen dırdırcısındır çünkü...

- Eminsin , başka birileri daha var ama sadece yakalayamıyorsun. Yakalayıp yüzüne gözüne tükürmek istiyorsun  ama o ne yardan ne senden geçmek ister. Bir konuşmanın ortasında "Hani o gece beni aradın ya, neredeydin ?" dersin. Cümle çok net anlaşılsa da 'Ne?" diye sorar. Ama hep böyle zamanlarda kulaklarının duymamazlığı tutar. Arada zaman kazanacak adam, yalan bulacak..

-Eski sevgiliden gelen mesajlara neden bozuluyorsun hayatım, Bitmiş, gitmiş işte"
 "E, neden hala aşklı maşklı cevap yazıyorsun peki ona?"
  Ne aşkı ya, şiir!
 Ay,  hepiniz  böylesiniz!(Yine suçluyuz)

- Sevgilinin evindesindir. O çok yorgun ve uyuyakalmıştır. Sonra dolaptan bir şeyler alıp içersin. Sarhoş olursun. Adam horul horul uyumaktadır. En sonunda sıkılır eve gitmek istersin. Ama istersin ki; o uyansın ve "Nereye gidiyorsun, gitme"  falan desin. Ayakkabılar giyilir, 'Ben gidiyorum, çok sıkıldım" dersin. Karşı taraf narkoz almıştır sanki. Ses yok. Cümle tekrar edilir. Homur homur bir ses çıkar " Tamam,  gidiyorsan git.  Taksi telefonu var orada, ara".  (Çüşş!!)

-Sevgiliyle ayrı yakalarda yaşamak bir ilişki için en büyük felaketlerden biridir. Köprü trafiği denen, asla bitmeyecek olan bir sorun vardır. Sevgiliye Cuma akşamı bir sürpriz yapmak istersin. Her şey tamamdır. Telefon açılır. "Bu akşam geçsene bu tarafa, güzel bir  plan yaptım" .
 "Aaa, keşke önceden söyleseydin?".
 " Neden ?
 "Ya, ben hayatta geçemem o trafikte karşıya.  Taksimde olacağım ben bu akşam.
" Hımm, peki. (Vapur da yoktur aslında karşıya geçen)
Gece ararsın. Fonda müzik,  hatun sesleri. Öyle bir ses tonu takınır ki, sanırsın kuru temizlemeye verdiğin ceket için arıyorlar.. E, etrafta hatunlar var, ağzını yüzünü yamultursa kadınlar anlayacak, adamın kısmetleri kapanacak.
(Karşı tarafta oturan sevgiliden uzak durun)

- Ben tatile çıkıyorum dersin sevgiline. " Yaaa, çok kıskandım şimdi seni. Ne güzel! Rahat rahat yüz."
 "Öküz!  Sen de atlayıp gelsene! Güzel güzel yüzmüş. Çocuk havuzunda yüzen çocuklara söylüyor sanki...

- "Ben asla sevgilimi aldatmam, çok ucuz bir şey bu!.. Bir erkek neden aldatır sence sevgilisini? Her şey tamamsa neden başka birine ihtiyaç duyar?"  der .
Aradan birkaç ay geçer. Adama gelen gizli telefonlar ve mesajların neticesinde düpedüz aldattığı anlaşılır. "Hani sen aldatmaya karşıydın?" diye mesaj yazılır. Cevap gelir: "Ama seninle öyle bir arkadaşlığımız yoktu ki bizim?"
(Nasıl bir arkadaşlığımız vardı?)...

- "Bir kız çocuğum olmasını o kadar istiyorum ki" der adam bir gün.
  "Oh, çok güzel . Ben de çok istiyorum"
 "Ama bu bir şans tabii. Birini seveceksin, evleneceksin, çocuk yapacaksın; şansım çok az "
 "Hı?" Nasıl yani?"

- Bir hafta aramayan sevgiliye. "Ne oldu, bir sorun mu var? Görüşmek istemiyorsan açıkça söyle. Hiç hoşlanmıyorum böyle imalı hareketlerden " dediğimde "Ya, yapma, saçmalama. Nefes alacak vaktim yok"
Bir hafta sonra Beyoğlunda bir hatunla baş başa içki içerken görüntülenir...
 
- Sevgilinin evinin bir odasında sırtını dönmüş bir hatun fotoğrafı çerçeveli bir şekilde duvarda durur. "Aa. kim bu? " Kardeşin mi?
"Yok, değil. Kim peki?
Ya, boş ver... kimse kim. Birisi işte. Amma meraklısın sen yaaa!..

- Ben gideceğim bir gün Datça'ya, kimseye haber vermeden. Arayacak arayacak, bulamayacaksınız beni. Siz var ya siz, göreceksiniz o zaman.
(Biz kim? demiştim o zaman . BİZ' in birkaç kızdan oluştuğunu sonradan anladım )

-Mutfakta ona çok güzel bir tatlı yaparken, "Bu kadınlar çok çakal ,biliyorsun değil mi"
"Hı; evet , bazen."
 "Bak, ben hayatımda bir tek kadını sevdim; o da karımdı. Onun kadar anlayışlı kadın görmedim ben. Ben ayrılmak istiyorum dediğimde peki dedi. Tek bir soru sormadı. Haa, bir de nişanlanmıştım. Onu da çok sevdim ama beni çok kızdırdı. Evdeki eşyalarını toplayıp, kapının önüne koydum bir gün.
( Elinde süt şişesiyle bir süre boşluğa bakılır. Bu tatlıyı yapmasam mı?..O tatlıyı hiç yapmayacaktım aslında ben)