31 Aralık 2012 Pazartesi

BELKİ BU SENE GÜZEL OLUR(MU?)





İlk yeni yıl duam; "Allah'ım ! Yeni yılda çılgın bir aşk yaşayayım. Birbirimizin gözlerine bakarken yaşlar gelsin.(O zamanki Türkan Şoray Kadir İnanır filmleri.) El ele tutuşalım, Şile sahillerinde koşalım(neden bilmem. O dönem sevgili olan herkes deniz kenarında koşuyor.) Uzun boylu olsun, sporcu vücutlu olsun, mutlaka hali vakti iyi olsun, güzel gülsün. Bir tek bana aşık olsun. Sonra evlenelim. Herkes bizim evliliğimizi konuşsun. Love Story"deki çift gibi olalım.(Sonu benzemesin ama.)"

Bir sonraki sene; "Allah"ım ! Geçen sene işler karıştı, beni unuttun. Bu sene çok yakışıklı, akıllı, maddi durumu normal, güzel gülen, sporcu vücutlu olmasa da yakışıklı sayılabilecek bir insan nasip eyle."

Bir sonraki sene; "Allah"ım!  Sevebileceğim,  dürüst, sadakatli bir erkek ver bana."

Bir sene sonra ; "Allah"ım! Sen şu kulunu görüyorsun. Sana ettiğim duaları boşa çıkarma. Anlaşacağım bir koca ver bana. Zira yalnızlık zor. Eşim dostum gitti, evlendi. Ben unutuldum."

Yine bir Yılbaşı gecesi; " Allah"ım! Ne olur, ne olur!  Yalnız kuluna bir eş nasip eyle! Kediler köpekler kuşlar eş buldu da bir ben bulamadım.

Sene 2000 ; Milenyum"dayız. Her şey tersine  dönebilir. "Yeni yılda sevmesem de anlaşabileceğim bir eş ver, çocuklarım olsun. Kirada otursak da yeter."

Sene 2002; "Hayırlı bir koca nasip eyle, Yarabbim!"
Sene 2005; "Yeni yılda koca olmasa da olur ,anlaşabileceğim bir sevgili diliyorum". 
Sene 2010; "Çocuk seven ve isteyen bir insan olsun yeter"
Sene 2011; "Çocuk yaptıktan sonra isterse gidebilen bir adam olsun .Tipi , maddi durumu önemli değil. İnsan olsun yeter". 
Sene 2012;" Allah"ım sen görüyorsun. Kalan ömrümü sağlıklı geçirmeme yardım et. Çocuk olmasa da hiç değilse evlatlık edinebileceğim bir çocuk ver..."





Mutfakta brokoliler haşlanıyor. Haydari de yapıldı. Sırada havuç salatası var. Dolmalar da tamam. 
Satırlarımı okuyan her ama herkese, dostuma düşmanıma, gencine yaşlısına, Bekar olanlara koca, evli olanlara huzur, hasta olanlara sağlıklı bir yıl diliyorum. Belki bu sene her şey güzel olur. Ne dersiniz?














25 Aralık 2012 Salı

YALNIZ KADINLARI NASIL TANIRSINIZ?


“Annesini, yeğenini, onun bir kuzenini, bir komşuyu MR çekimine götürürler: Emar çektirmeye giderken yanına yardımcı baap'da alınan bazı kişiler vardır ve onlar hep sabittir. Hastaneye varır varmaz, öyle büyük bir ciddiyetle yaparlar ki görevlerini, zannedersin az sonra o kişiye Angelina'nın yüzü nakledilecek.Hiç strese girmedikleri için hastaya sonsuz cesaret ve güven verirler. Hastanın soyunmasına, giyinmesine yardımcı olurlar. Sanki onlar bir "MR iyi niyet elçisi" dir. MR çekilmeden önce hastaya, sonra da teknik elemana talimatlarda bulunurlar. 'Şöyle dur, şunu düşün, hemen bitecek zaten, hiç kıpırdama ". "Bakın bip dedi, bitti sanırım, hasta çıksın artık" diyerek gerek çekim başlamadan gerek çekim yapılırken dışarıdan müdahale yoluyla talimatlar verirler. Hatta rapor çıkmadan hasta yakınları vesveselenmesin diye röntgen çeken kişiden önemli br şey olup olmadığı hakkında bilgi alırlar. Bu tip kadınlar yalnızdırlar. Ömürleri yalnız geçmiştir, Hiç sevgilisi olan kadın MR”a gider mi, Allah aşkına? Ne işi var oralarda? Sevgilisi olsa, onu soyar giydirir, MR çekilecek yaşlı teyzesini değil.


Kedi beslerler; “Ay Aslııı, biraz önce sokağın başından başladım yürümeye, aşağıdaki Tansaş”ın oraya kadar gittim. Bütün kedileri doyurdum" Kedileri doyurduktan sonra sırasıyla kuşlar, köpekler gelir. Bu kadar hayvanı aynı anda doyurabilenler  ancak ve yalnız “yalnız” kadınlardır.

Yürüyüşe gitmem lazım;  "Yürüyüşe gidiyorum", "Yürüyüş yapmam lazım ". İşte, tehlikeli cümleler! Bunu çok sık kullanan kadınların sevgilisi yoktur, olamaz. Yürüyüş yapmak yalnız ve boş insanların işidir. Sevgilisi olan kadının yürüyüş yapacak enerjisi mi olur, yapmayın, Allah aşkına.

Örgü dükkanlarından ayrılmazlar; Örgü dükkanları depresyona giren kadınlar için bulunmaz bir mekandır. Sevgiliden ayrılan, kocadan boşanan kadınlar kendini örgüye verir. Tüm sinirini ilmeklerden çıkartırcasına Ha babam ha diye diye bir gecede atkıyı bitirirler. Bütün renkleri kullandıktan sonra alt komşuya, işyerindeki çaycı kadının kızına, Komşunun güzel kızına, yeğeninin ilkokul öğretmenine kadar kim varsa örerler. Ah bir sevgilisi olsa onlara prezervatif bile örerler ama, yok işte. Hiç sevgilisi olan kadın atkı örer mi, yapmayın Allah aşkına.

Manikürcüye sohbete giderle; Manikür, pedikür yaptırırken ölesiye sıkılırım.Çok sıkışmasam gitmeyeceğim ya, neyse. Kadın ayaklarını hart hurt törpülesin, sen kendini bir sürü hizmetçisi olan saray soylusu gibi hayal edip, kazık gibi otur orda! Ojen sürülsün, kurumasını bekle. Zaten bunlar benim gibi yerinde duramayan biri için o kadar büyük işkence ki,  midem şişiyor vallahi beklerken. Ancaaak.. Oraya gelen bazı hatunlar var,  ne zaman gitsem aynı kadını, aynı koltukta rahat rahat otururken görürüm. Ellerine, ayaklarına bakarım; hiçbir muamele görmemiş ama o koltukta saatlerce oturup, gelen gidenle, manikürcüyle konuşur da konuşurlar. Haberleri izlerken laf olsun diye yorumlarda bulunurlar. Ne sıkılırlar, ne bunalırlar orada oturmaktan.  Arada bir cep telefonundan annesiyle, yengesiyle tümü kadın olan kitleyle konuşurlar ve konuları hiç bitmez. Bu tip kadınların sevgilileri yoktur, ve dükkâna takıldıkları sürece de asla olmayacaktır.


Ucuz ama kaliteli yerleri çok iyi bilirler, Bunlar sevgilisi olmadığı için, boş vakitlerini, dükkânları gezerek değerlendirirler. Ugg botların orjinalini % 40 indirimle nerede bulursun, Zara’nın yeni sezon, çok hafif defolu ürünleri  nerede satılır bu kadınlar çok iyi bilir. Hatta oraya hangi arabayla, hangi metrobüsle gidileceğini size hiç sıkılmadan tarif ederler. Bundan iyisi de...Ha,  işte bu kadınlar da hep yalnızlardır. Evleri adeta bir show room gibidir. Ancak alışveriş yaptıkça sevgili bulma oranları azalır bunların.

Ev tipi güzellik maskeleriyle araları son derece iyidir: “Merhaba, nasılsın?” de, sana hemen ,” Ay, canımcım, saçlarım çok dökülüyordu da, yeni bir formül buldum. Şurada yeni açılan Aktarlar var. Karabaş otu, deve sikinin kılı bir de ördek büzüğünün derisinden minik bir parçayı alıp, bunu sirkeli suda biraz bekletiyor, saçına sürüyorsun, sonra da Bim’den aldığın poşetlerle sarıp, bir gece bekliyorsun. Sabah da yeni doğum yapmış kurbağanın  çişiyle yıkıyorsun,  dökülen saçların hepsi yerine geliyor” diye size harika saç maskeleri, cilt maskeleri tarifleri verirler. Hiç üşenmeden, o kadar şeker anlatırlar ki, inanmasanız da gidip aynısı yapmak istersiniz. Sevgi yokluğundan kendini otlara, yağlara vermişlerdir. Uzun bir süre sevgili bulacaklarını zannetmiyorum.













18 Aralık 2012 Salı

MUTLU ÇİFTLERİN ORTAK ÖZELLİKLERİ



İkisi de ter kokuyordur ve hiç sorun yaşamıyorlardır

İkisi de çok çirkindir ve hangimiz daha güzeliz diye mücadele etmiyorlardır

Birinin pipisi , diğerinin memesi küçüktür ve sorun yoktur

İkisi de fakir aile çocuklarıdır ve hiç doyumsuzluk sıkıntısı yaşamamışlardır

İkisi de asosyaldir ve evli oldukları için kendilerini sosyalleşmiş sayıyorlardır

Yaz geldi mi hangi ülkeye gidelim sendromu yaşamadıkları için, kavga da etmezler

Plan her zaman bellidir: Bankacı olan eşin kampı ya da emekli bir tanıdıklarının yazlığı

Çocuğu hangi okula verseki, özele mi , imam hatipe mi, Avusturya Kolejine mi, yurtdışına mı yollasak sorununu hiç yaşamazlar. Bakkal Hayri’nin karşısındaki okul yürüyerek 5 dakikadır. Dolayısıyle servis parasını nasıl ödeyeceğiz, servis bekletme, servisin geç gelmesi gibi sorunları olmaz

Akşam koltuğa serildiği için kocasına/karısına /sevgilisine kızmazlar çünkü aynı şeyi onlar da yaparlar ve bundan büyük mutluluk duyarlar.

Dışarıdayken” o kadına baktın/şu erkeğe baktın” sorunu yaşamazlar. Nasılsa sadece “bakmakla” yetineceğini bilirler

Beni aldattı mı diye kendi kendini yemezler çünkü aldatma işinin de epey para/emek getirdiğini bilirler (Otelde oda kiralamak, eve yetişmek için taksi, içki içmek vs..bunlar hep paradır)

Tek bildikleri misyoner pozisyondur ve bundan mutludurlar. Arayışlara, fantezili sekslere ihtiyaç duymazlar. En büyük yaramazlıkları  cumartesi gecesi porno izlemektir. İzledikten sonra da aşırı marjinal ve seksi bir çift olmuşlardır kendilerince. Bunun neticesinde de misyoner pozisyonlarında, tek seferlik mutlu cinselliklerini yaşarlar(yatakta tabiii) “ Ay seviştikten sonra sarılmadı, geç boşaldı, erken boşaldı, ses çıkarmadı,bile, orgazm oldu mu ki ,” diye kendi kendini yemezler

Brunch'a gitmezler. Gitmedikleri için de trafik stresinden birbirlerine  saldırmazlar. Evinde sucuklu yumurtalı kahvaltılarını yaparlar.

Eşininki küçük diye arayışa girmeye, tripler yapmaya kalkmazlar. Allah o'nu vermiştir, hoş gelmiştir . Elindekiyle yetinmeyi bilir ve hiç bir zaman isyan etmez.

En büyük eğlenceleri tanıdıkların düğününe gitmektir. Gitsek mi gitmesek mi kavgası olmaz. Slow dansa ilk kalkan çift onlardır. Ve 70 milyon onları izliyormuş gibi, itinalı, istekli ve keyifli bir şekilde dans ederler.

Adam yatakta osurur ve kadın buna kızmayı aklından bile geçirmez. Kocasının bağırsakları çalışıyordur, ne güzel ne güzel.

“Ay.  beyaz don giyme”,” Pazar donu giyersen vallahi sevişmem” “ CK olsun, başka boxer olmaaz” falan demezler. Don dondur, erkek de erkek, pipi de pipi.

Hadi bakalım...





7 Aralık 2012 Cuma

40 YAŞ VE ÜSTÜ ERKEKLERİ NEREDE BULABİLİRSİNİZ












Sizi soranlar çok oldu. Ne yaparlar bunlar? Karizmatik olgun ve bekâr erkekler nereye saklanır?
Onlar için(!) araştırdım ve buldum.


Teknolojik ürünler sanat mağazalarda( Teknosa, Media Market, Yapı Market, Koçtaş,) İnanın çeşit çeşit orta yaşlı erkek var bu mağazalarda.
Büyük marketlerde; (3M Migroslar, Carrefour, Metro vs.) Özellikle, et, balık, tavuk ve içki satan yerlerde çeşit çeşit var

Otomobil, motor, tekne fuarlarında; Bunu açıklamama gerek yok; o fuarlara otomobil ve tekne için gitmediklerini hepimiz biliyoruz.

Hastanelerde; Evet, araştırmalarım sonucunda bu grup erkeğin en çok bulunduğu yerlerden birinin de hastaneler olduğunu keşfettim. “Yok, canımmmm” demeyin hemen. Hem kendi tahlillerini yaptırmak için hem de yaşlı anne ve babasını doktora getirmek için sık sık geliyorlar. Özel bir hastane kapısına oturun ve bakın, çeşit çeşit çok hoş adamlar göreceksiniz.

Spor merkezleri; Orta yaş krizine giren ve kendini spora adayan erkekler büyük GYM salonlarında bulabilirsiniz. Çıkışta kafesinde oturun, tanışmak için büyük fırsat. Hemen koşa koşa eve gitmeyin.
Sahilde; Hafta sonu sabah erken saatlerde sahil yolunda koşanların neredeyse yarısından fazlası orta yaşlı erkeklerden oluşuyor. Öyle güzel giyiniyorlar ki, eşofman, tişört, ayakkabı uyumu muhteşem.

Futbol ve Basketbol maçlarında; Türk erkeğinin ne kadar futbol meraklısı olduğunu hepimiz biliyoruz. Siz de arada bir tuttuğunuz takımın maçlarına gidin. Basketbol için de aynı şey geçerli. Maç çıkışında en yakındaki kokoreççi, midye tavacılara takılmayı pek severler. Siz sakın maç çıkışı direkt eve gitmeye kalkışmayın. Maçı kazanmış bir erkek testosteron doludur ve cömerttir. Akıllı davranın.
Ocakbaşı; Orta yaş erkeğine güzel bir yemek deyin yeter. Özellikle eti, ocak başı muhabbetini çok seven bu grupla tanışmak için çok uygun mekânlardır kebapçılar, vs

Kendin pişir kendin ye; Bir erkeğin olmazsa olmazıdır. Karda kışta, yazın kışın, ormanda, şehirde, nerede olursa olsun ona “yarın mangal yapalım mı sevgilim?” dediğinizde kendinden geçer. İşi gücü bırakır, karşısında lütfen iştahla yiyin. Erkekler iştahla yemek yiyen kadınlara bayılırlar. Mangalın dumanını tütsülerken siz dünyanın en güzel varlığını seyredermiş gibi bakın ona. O kadar büyük bir iş yaptığını düşünür ki...

Günaydın Kasap; Kimi zaman sorarız arkadaşlarımızla, “Orta yaşlı, güzel adamlar nerede diye? Neden onları sık göremiyoruz? Hepsi mi evli bunların acaba ?” diye. Ben size söyleyeyim; Bostancı Günaydın Kasap’a o kadar güzel erkekler geliyor ki; bunlar nereden çıkıp da buraya geliyor diye takip etmek istiyorum. Kimileri yalnız kimileri de maalesef evli. Biz bekar olan kısmıyla ilgilenelim.

Günlük hayatta o erkekleri yolda, sinemada, cafelerde filan göremiyorum ben. Bunlar tahminen villalarının bahçesine arkadaşlarını toplayıp gün boyu et yiyor, içki içiyorlar. Gelince benim gibi yarım kilo köftelik kıyma, yarım kilo yemeklik kıyma, üç tavuk budu almıyorlar. Bir koca koyunu, kuzuyu, danayı vurup omzuna çıkıyorlar. Arkalarından üzüntüyle bakıyorum. Haftaya burada aynı saatte kuzu budunun orda buluşalım demek geliyor içimden





Video Çekimi Yaparken; Okulların  mezuniyet dönemlerinde, çocuklarının kep töreni, diploma töreni gibi etkinliklerde çeşit çeşit karizmatik adamlar olur. Ellerinde profesyonel fotoğraf makineleri ya da video kameraları taşırlar. En büyük hobileri çekmektir. Bunların bir kısmı eşinden boşanmış, çok meşgul olan iş adamlarıdır ama asla çocuklarının okul faaliyetlerini kaçırmazlar. Yaklaşmakta fayda var. Boş sandalyelerden birine oturun, dikkatinizi sahnede gösteri yapan ufaklıklara verin. Ve boşluğa doğru “ ne kadar güzeller, hepsi birer prens, birer  kuğu” deyin. Büyük ihtimalle size doğru dönüp, onaylayacaktır. Adam tek oturuyor çünkü. Sonra minik minik cümlelerle sohbet ilerletin. Bir bakmışsınız çoluk çocuk derken, adamın çocuğu, siz ve adam aynı fotoğraf karesinde...Ne hoş, değil mi?

Evde, kanepede uyuklarken; (Elindeki kumandaya bir kadına sarıldığından daha güzel sarılmışken)

Business Class, VIP  olan her yerde:

Koçluk eğitimlerinde

Sauna,Hamam, Masaj salonlarında; (Nasıl girersiniz bilmem)

Saç Ektirme Merkezleri

Ürologda sıra beklerken