1 Temmuz 2010 Perşembe

ANNEME PSİKİYATRA GİTTİĞİMİ SÖYLEMEYİN!


Bilmem ki siz hiç evden çıkmaya bile korkan insanlarla karşılaştınız mı, tanıştınız mı? duydunuz mu ya da ?

Biliyorsanız sorun yok,eğer bilmiyorsanız ya da saçma geliyorsa işte bunları anlatacak biri var şimdi..
Tam hesaplamadım, hesaplamak da istemiyorum ama neredeyse onüç yaşından beri,  ufak tefek başlayıp, sonra artan,  bazen azalan korkularım, ataklarım oldu.
Tek tek bunun nasıl başladığı ,nasıl geliştiğini psikiyatra anlatır gibi anlatmak size ilginç gelmeyebilir, keyfinizi kaçırabilir. Biraz daha eğlenceli hale getirmeye çalışacağım, hep yaptığım gibi...

Gençliğimin en güzel dönemleri psikolog, psikiyatrist,  bazen hocalar, bazen NLP,  bazen adını koyamadığım eğitim , öğrenim vs.  denemelerle geçti. Bir işe girmek durumundaydım. Bunların hepsi para demek çünkü. Seansı maaşımın neredeyse yarısına gelen bu görüşmeler yararlıydı evet ama mali durumumu düşündükçe daha da depresif yapıyordu beni. Ailemden kimse psikiyatriste gittiğimi bilmiyordu. Onlara bunu açıklayamazdım , çünkü gerçekten bu sorunun ya da hastalığın adını ve neden olduğunu bilmiyordum.

Bir süre aldığım bütün parayı doktorlara  ve ilaçlara verdim. Evden soruyorlardı tabii neden cebinde paran yok diye. O kadar zor bir durumda kalıyordum ki, ne yalan söyleyeceğim diye günlerce düşünüyordum. İstanbulda gittiğim psikiyatr sayısı (çeşit olarak) onbeşi bulmuştur. Kimi zaman param bittiği için,  kimi zaman gidecek halim kalmadığı için yarım bırakmak zorunda kaldım tedvimi. Herkes parasını güzel güzel harcarken , ben sadece psikologlarda,  psikiyatristlerde tüketiyordum.

Kapalı olan , camı olmayan hiçbir yerde duramam, açık denizlerde gezemem mutlaka kara parçasını görmem lazım. Bir ara sinemaya tiyatroya dahi gidemedim o kadar çok sevdiğim halde. Bu neye maloldu biliyor musunuz?  Hayata beş on yıl geç kalmama!

Hep korku hep korku. kontrol edemediğim herşey bende sıkıntı yaratır. Bulunduğum  yerin kapısının, nerden açıldığını , bir sokağın nereye çıkacağını,  bir arabanın hangi yoldan gideceğini hep önceden kafamda kurarım. Asansöre onbeş yıl boyunca hç binmedim. Önceden binerdim korkmazdım da ama korkularım hortlayınca kendimi şartlandırıp iyice uzaklaştım binmekten. ,
 Bu arada bir arkadaşım dokuzuncu kata taşınmıştı mesela, yalvarıyor gel diye,  her seferinde bir bahane uyduruyorum. Yapamam biliyorum. O kadar yükseğe çıkamam,  asansöre binemem diyemiyordum. Sırf bu yüzden arkadaşlığımız bitti. Sonradan öğrendi tabii ama çok şey geçmişti aradan.

Bunlara inanmadılar önce ..bu kadar dışa dönük,  bu kadar rahat,  sosyal bir insanın böyle korkuları olur mu diye? Ne yazık ki hepsi doğru.

Önce guatr olabilir mi diye araştırma yaptılar, ııh değil.. Sonra tiroid bezlerine baktılar. Iıh sapasağlam. şeker olabilir dediler Onda da problem yok. Kalbime baktılar .Sağlam. Ama sürekli ellerim ayaklarım titriyor, boğazıma birşey oturuyor nefes alamıyorum. Çarpıntı çarpıntı. Dudaklarım bembeyaz oluyor. Üstümden ter boşalıyor, sırtım yanıyor. Sonrasında da derin bir yorgunluk hali...Kımıldayacak gücüm kalmıyor..

Sevgilin olur" hadi sinemaya gidelim" der. Çok istersinama minicik, kapalı yer ; ya deprem olursa, ya yangın çıkarsa ya elektrikler kesilirse hiçbirşey göremezsem,  burada sıkışıp kalırsam diye düşünmekten sıkıntı basıyor. Ya ona rezil olursam ,yanında tir tir titrersem , çıkalım bana birşeyler oluyor dersem o da beni bir daha aramazsa vs..vs..

Neyse diyelim gittik. Ara verildi. Çişim geldi. Zaten heyecanlanınca sürekli tuvalete gitmek istersin ya.. Neredeyse tüm sinemaların tuvaletleri otomatik kapıdır bilirsiniz. Yani pat diye kapanır Ben giremem. Kapının arasına çöp kovası koyarım. Bu sefer alelacele tuvalete koşarım "ya biri gelirse çöp kovasını iterse,  içeride tek başıma kalırsam" diye kan ter içinde kalırım. Yanımda kardeşim veya yakın arkadaşım varsa sorun değil, onlar kapıyı hafif aralık tutuyorlar benim için. Ama diğer türlü tam bir işkence..Ya cami tuvaletlerini kullanmam lazım ya da otomatik kapılı olmayan bir tuvalet bulmam lazım...

Bazıları için yaşam zordur. Bunu ben yaptım evet ama nasıl yaptığımı bilinçli olarak bilmiyorum Deniyorum, mücadele ediyorum. Hala ve hala...
Belki devam ederim bu yazıya belki etmem.  bilmem ilginizi çekti mi , çektiyse devamını yazacağım...

1 yorum:

  1. Yazmalısın, devam etmelisin, çünkü senin gibi sorunlar yaşayan insanlar var, bunu daha fark edememiş olanlar ve "bunu sadece ben yaşıyorum" diye düşünenler var. En azından yazmaya devam edersen yalnızlık çekmediklerini hissettirebilirsin ve bilmeyene fark ettirirsin. Eğer sen bu konuda yalnız olduğunu düşünüyorsan, düşünme, yalnız değilsin.

    YanıtlaSil