27 Temmuz 2010 Salı

BETTY BLUE







Kocaman perde; beyaz tenli dolgun vücutlu Betty (Beatrice Dalle ) ve Zorg”un (Jean Jacgues Beineix) birbirlerinden hiç ayrılmayacaklarmış gibi seviştikleri sahne ile başlar. Ama ne sevişme! Salondaki herkes sus pus. Nefes alışları duyuyorum. Çıt yok. Zaman durdu. Karyola gıcırtısı . Beatrice “in dolgun kalçalarının bir aşağı bir yukarı kıvrılması. İniltileri. Ha bitti ha bitecek diye beklerken neredeyse beş dakika asılı kaldık o sahnede, Yanaklarım kızardı utancımdan. Gittiğim üçüncü ya da beşinci filmdi. O zaman için epey cüretkar bir sahneydi. Hatta sonradan porno diye hevesle seyretmeye gidenler oldu.

Hayır, Betty Blue erotik bir film değildi. Aşk filmi de değildi. Aşk filmi gibi gözükse de gizliden gizliye gözlemlediğiniz ; hayata , onun kurallarına hastalık derecesinde karşı olan Betty”nin yaşam mücadelesini görürsünüz. Sevdiği adama saplantılı halde bağlanan Betty’in bir erkeği nasıl çıkarsızca, hesapsızca, tutkuyla sevmesinin filmiydi.
Kuralların önüne geçmeye çalışan, tepki gösteren, asla teslim olmayan Betty”nin; saçlarıyla , kıyafetiyle düzene karşı çıkan gösterişçi insanlardan farklı bir başkaldırısıydı filmdeki.

Betty, aslında tutkuya aşıktır. Tutku için yaşıyor ve emek verdiği her şeye tutkuyla bağlanıyor. Sıradan sevmiyor Betty. Her şeyiyle seviyor Ve tutkusunun önünde duran her şeyi silip yok edebiliyor.

Aşık olduğu adamın aşık olunamayacak yönlerini görmemiştir , görmek istememiştir. O kafasında yarattığı sevdiği adama bağlıdır. Sevdiği adama hayran olmak ister ki bu duyguyu çok iyi bilirim . Herkes bunu görsün istersin, onlar da fark etsin istersin.

Zorg boş zamanlarında yazı yazmaktadır. Betty nin de zoruyla bunları yayınevine yollar. Aşağılayıcı yorumları gören Betty gidip adamın yüzünü çizer. İşte bu noktada sevdiği kadının çıldırdığını fark eder Zorg. Betty kişilik bozukluğu olan, inişler çıkışlar yaşayan, melankolik bir kadındır. Ancak Zorg”un buradaki tutumu; asla ona neden nasıl diye sormaması, yaptıklarına kesinlikle bir tepki göstermemesidir.

O en mutlu anlarında bile her an kopacakmış bir iplik gibi asılıdır hayata. Mutluyken bile en ufak bir sevgisizlik belirtisi kendine zarar vermesine kadar götürür onu. Saplantılıdır evet .

Çocuğunun olmasını isterken negatif test sonucunu aldığında, eve gelip bütün bebek kıyafetlerini kesip çöpe atması,saçlarını kırpması ,yüzünde renkleri birbirine karışmış makyajıyla masada beklemesi zaten her şeyi belli eder.

Sevdiği adamı iyi bir yazar yapmak için kendini feda eder. Sevgilisi yücelirken o sönmeye, hayatın içinde gitgide kaybolmaya başlar. Sonunda Betty sevgisini tek gözünü oyarak ispat eder. Onu bu hastalıktan kurtarmanın yolu var mıdır?

Betty”nin huzura kavuşmasının tek yolu vardır artık. Zorg bunu kendi elleriyle yapar, Betty ancak öldüresiye sevdiği adamın onu öldürmesiyle huzura kavuşur. Filmin sonunda Zorg”un iç yakan görüntüsü gelir. Bir yandan onun özlemiyle yanarken bir yandan da akıllara şu soruyu getirir. “Sevdiğin kadını onun mutluluğu için öldürür müsün ?...”

Bu filmi çok saçma bulanlara hak veriyorum. Hatta iğrenç diyenlere de . Ancak tutkuyla yaşayabilenler ve o olmadığında kendini bitki gibi hisseden insanlar anlayabilirler BettyBlue”yu. Diğerleri belki de filmin yarısında çıkar gider...

2 yorum:

  1. Ben de geçen hafta bu film ile ilgili bir şeyler karalamıştım blogda. Üstelik blogunuzun da linkini vermiştim, buradan görüp merak ettim diye. Şans demek ki üstüne siz de tekrar hatırlamışsınız :)

    Sanırım yorumlarınızda tek katılmadığım şey Betty'nin Zorg'u seviyor olması. Filmde Zorg'u sevdiğine dair bence hiç bir sahne yok. Blogumda da dediğim gibi Betty Zorg'u değil hep kendini kurtarmanın yollarını arayan bir bayan hele bence çok klasik bir bayan tipi. Sağımızda solumuzda görebileceğimiz biri. Betty'nin hareketleri aşırı abartılı. Tek değişiklik bu.

    Film Zorg'un karakterinin bir bayan sayesinde güçlendiğini göstermesi açısından değişik ve güzel bir filmdi. Herkes kendi hayatını yaşarsa mutlu olur mesajı verdi bana :)

    YanıtlaSil
  2. Llvuvia inan görmedim. bakayım hemen.. Kız hasta ama o yüzden abartılı hareketleri. kişilik bozukluğu var ama seviyor. sevdiği için kendi gözünü oyuyor. Kadın onu yüceltiyor ve sonuçta kendisi kayboluyor.Aslında burada yazılacak çok yorum var. ben sadece kendimle benzeşen yanlarını fark ettim. herkes kendi gözüyle izler sinemayı ....

    YanıtlaSil