9 Mayıs 2013 Perşembe

YAZAR NASIL OLMALI, SÖYLE BANA






Bir şeyler yazdıysanız, kitabınız varsa, yazmaya çalışıyorsanız, edebiyatla ilgiliyseniz, bazı insanların sizden beklentileri olur. Kendilerinde olmayan bazı sıfatları  yapıştırmak isterler üzerinize. Onlara göre cool durmalısınız mesela ve daha pek çok şey...

Bir adamla buluşmuştum ben, çok güzel görüneyim diye postiş saç takmış, daracık bir pantolon, pembe topuklu ayakkabılar ve üstüne de beyaz bir manto giymiştim. Yüzümdeki bütün uzuvları da boyayıp, gitmiştim. “ Beni görür görmez,” Ben seni  yazar sanmıştım, sen bildiğin plaza kadınıymışsın, çıt kırıldım bir şeymişsin, yavv” demişti. Üstümdekilerin hepsini çıkartıp, “ya,  ben güzel ve şık görünmek istemiştim, yoksa bunlar benim tarzım değil, üstelik bir sürü para harcadım, artı, ayak tırnaklarım içeride eziyet çekiyorlar”  demek istemiştim.  Ee,  o zaman niye giydin dese, "sana güzel görünmek için" de diyemezdim, salakça gülümsemiş ve bundan  sonra yazdığım,  yazacağım her şeye lanet etmiştim.  Hatta tekrar görüşmek üzere mesajlaştığımızda”geçen seferki gibi rüküş gelme, yazar gibi giyin”  demişti. Yuhh!!!

Yazmakla, yazarlıkla ilgisi olmayan insanların. yazar deyince oturttukları bir şablon var kafalarında. Bu imajı bozup bozmamak size kalmış. Ancak kendinize cool bir yazar havası vermek istiyorsanız, dikkat etmeniz gerekenler var.





Bazen kendimi çok meşhur değil ama çok beğenilen, saygı duyulan, ulaşılmaz bir yazar olarak  hayal ediyor, oyun oynuyorum Cihangir”de bir kafede otururken. Kağıt kalem çıkartıp, başlıyorum yazmaya. Yazdıklarım da “ akşama eve giderken Nil”i ara, pantolonunu terziye verecekti, vermiş mi, sor. Spordaki yakışıklı adamın sevgilisi var mı diye sorulacak, unutma”  Bir yandan sigaradan nefes çekip, püff diye savuruyorum çayları tazeleyen adamın yüzüne doğru. Cep telefonunu oldum olası sevmem, masanın üstüne koymam. Sıkı bir yazar cep telefonuyla, mesajla uğraşmaz. Sigaranın olmazsa olmazı çaydır bir yaar için. Uzun bir kaşkol takıyorum ilginç desenleri olan, uzun bol elbise, altına da postal,  al sana yazar! 




İŞTE,!  OLMASI GEREKENLER , OKUYUN BAKALIM.

·          Çok hüzünlü duracaksın; Öyle herkese gülücükler dağıtmayacaksın, Sen bir yazarsın, pazarda mal satmıyorsun. Yazar dediğiniz ağır durur, show yapmaz, dikkat çekmeye çalışmaz.

·         Kahkahayla gülmeyeceksin; İstersen gül, bana ne ama hemen ekşi sözlükte, “Ay,  ben onu gördüm, gencecik oğlanları karşısına almış, kur yapıyordu koca kadın, onun ne yazdığı belli ” diye yazacaklardır, haberin olsun. Herkes kahkahayla gülüyor zaten, sen melankolik, gizemli ve başka dünyada yaşayan bir insansın, unutma!  Sadece acı , buruk ve kekremsi bir gülümseme takabilirsin yüzüne . Alt dudak sağa filan kıvrılabilir, yandan yandan gülümseyebilirsin. O güzel dişlerini ancak sevdiğin adama  gösterebilirsin , halk”a  değil!

·         Sigara içeceksin; Bak,  çok fena bir şey söylüyorum , farkındayım ama  bana sigara içmek o kadar çok yakışıyor ki, görme:) Gözlerini uzaklara dikeceksin, dumanını çekeceksin ama çok da abartmayacaksın yeni yetmeler gibi.  Başım dönüyor böyle çekince ama işin ucunda karşı tarafa cool görüneceğim olayı var, sigarasızken gizemli olamıyorum, mecburen içiyorum anlayacağın.  Kafamın dönmesi geçene kadar bayılacak mıyım filan diye  korkuya da kapılıyorum.



·  Erkeklerin gözlerinin içine bakmayacaksın;  Sevgili arasan da asla bunu belli etmeyeceksin. Yazarsın, be!  yazarların ayağına gelir kısmeti. Sen sessiz bir köşede otururken adam yaklaşır ve “sizi görmek ne güzel , ne kadar duru bir güzelliğiniz var” filan deyip, konuşmaya başlar. Aşksızlıktan ölsen de, asla aranıyor pozisyonunda durmayacaksın. Haa, eve gidince istersen İbo”nun ah aşkım aman aşkımını çal, geberene kadar ağla, bağır. Kime ne?

·   Aşırı makyaj yapmayacaksın; Belli belirsiz yapacaksın makyajı, botoks , dolgu asla olmamalı bir yazarda. O, güzel yaşlanan kadınlardandır. Boynundaki kırışıklıklardan, göz  kenarındaki kaz ayaklarından utanmaz, kapatmaya çalışmaz. Güzellikten anlayan insanların bunu da çok  çekici bulduğunu bilir.

·        Aşırı renkli giymeyeceksin; Pembe, kırmızı , sarı...Heyyt, ne oluyor?  yazarsın sen,  be! Soluk,  silik, rengi atmış, kendine özgü olmalı giysilerin,  ben buradayım diye kendini belli etmemeli.  Bol olacak, öyle zibidi gibi hatların çıkmayacak ortaya. Aşırı dekolte bir yazara yakışmaz. Bırak,  insanlar senin nasıl memelerin nasıl olduğunu, nasıl seviştiğini, selülitlerinin olup olmadığını, yazarken nerede yazdığını filan merak etsin, hayal kursun  seni düşünerek mastürbasyon yapsın.

·      Rakı içeceksin; Rakının yazarlıkla mutlak bir ilişkisi var. Güçlü ve kendinden emin kadının içkisidir rakı, herkese yakışmaz . Hele benim gibi susuz içerseniz, kadının dibi(bunu da internetten öğrendim) olursunuz. Sakın yüzünü ekşitme rakı içerken, yeni yetmeler gibi fondip yapmaya da kalkışma ; gerek yok. Sen  zaten güzel ve özelsin, bunu karşı masadakiler bilecektir.

·      Yamuk yumuk oturmayacaksın; Sandalyede koltukta asla yayılarak oturmayın. Bu oturuş  lise yıllarında seksi ve cool duruyordu ama artık değil. Aşırı dik de değil, bu da  plaza kadını oturuşudur. Bacak bacak üstüne atıp,  hafif yana doğru döneceksin, işte, budur pozisyon.

·     Ellerini  güzel kullanacaksın; Ojeli ellerin bakımlı el olduğunu düşünmüyorum, bana uymuyor.  Manikürlü olsun, evet, kesinlikle, ama cila da yeterli benim için.  Ne bokundan yapıldığı belli olmayan o suni boyaları sürmekten tiksiniyorum çoğu zaman.  Hem, siz!  yani yazarlar, ojesiz tırnaklar, hafif kırışık, erkeksi ellerinizle bence çok daha çekicisiniz. (Yani en azından ben ellerimi öyle buluyorum).  Ellerinizi öyle güzel kullanın ki , karşıdaki o elleri, parmakları öpmek, ısırmak için dünyalarını versin. Ama öyle yukarılara filan değil, hafif minik hareketlerle anlatın derdinizi, o uzun ve kemikli elleriniz karşı tarafta  bir şefkat, şiddet, sıkma, sıkıştırma, öpme, tapma hislerini barındırsın.

·      Saçlara postiş, kaynak, boncuk, fön yaptırmamalısın; . Banyodan yeni çıkmış gibi olmalı saçların. Kendinden dalgalı, az önce sevişmiş  havası olmalı.  Arsızca yüzüne düşmeli  kimi zaman da  bir tutam saç. Budur!

·      İstiklal caddesinde yürümelisin; Ama hafta sonu değil. Hafta içi, minik kol çantasını çapraz yaparak ,mevsim yazsa uzun, uçuşan etekler, üzerine bir atlet (ama kesinlikle seksi değil) giyebilir ,ayakkabı olarak da  el yapımı deri ,düz sandaletler giyebilirsin. Dolaşırken boşluğa bakacaksın, asla ve asla vitrinlere değil. Uzaklara ve hep dalgın gezeceksin, tek başına olman gerektiğini zaten söylemiyorum. İnsanlar sana yalnızlığın ne kadar yakıştığını kondurmalılar.

·         Gece yaşamalısın; Sıkı yazarlar geceleri yaşar,  gündüzleri  uyurlar. Güneş ışığını görünce “aa  , hadi sahile kahvaltıya, yok yok,  deniz kenarına kahveye “ diye  hoppidik hoppidik kendini ordan araya atan atlak insanlardan olamazlar. Gece tek başına yürümek bir yazara en çok yakışan eylemdir. Bu eylemde asla ve asla olmayacak üç  madde; sakız, dondurma ve çekirdektir.

·      Sevişirken farklı olmalı bir yazar ; Öyle jartiyer  di, ucuz, dantelli, fırfırlı, janjanlı çamaşırlardı,  senin olayın değil. İnce ve çocuk gibi vücuduna  pamuklu ,boxer tarzı şort ya da çiçekli, minik desenli yetmişlerin tarzlarında gecelikler çok yakışır. Sevişirken bile duygulusun, hassasın, romantiksin, sen . Nevrotikler  de vardır bir de.  Nereden vuracağını asla bilemez karşısındaki erkek, kimi zaman yazdığı bir cümle gibi dibe, derine inerler sevişirken de, kimi zaman da olmayacak yerde bir kahkaha atıp, karşısındakini sinir eder, şaşırtır, tarifsiz duygular içinde bırakır, Genelde erkenden kalkıp, evine gider. Sabah kalkıp da, yok kahvaltı edelim, yok yumurta yiyelim, yazarın olayı değildir. Hadi diyelim adamın evinde kaldı, sabah (hiç uyumadığı için zaten) kahvesini kendisi  yapar, camın kenarında bir yere konuşlanır sonra da sessizce evine gider.  "Beni neden aramadın, mesaj atmadın?"  gibi sıradan  kavgalar etmez sevdiğiyle. Beğenmediğinde sağlam bir şekilde çeker, gider, kimsenin haberi olmaz.

·      Fazla kilolu olmayacaksın; Zaten bir yazar şu kurguyu nasıl yapsam, bunu beğenmedim, sonucu olmadı, bu kısmı yazsam mı yazmasam mı diye düşünmekten kendini yer bitirir. Dolayısıyle,  hep zayıftır.

·     Sosyal medyada dikkatli olacaksın: Ona buna  like vermeyeceksin, polemiklere girmeyeceksin, aajdkdfjkdfdkfdkfd diye, gülmeyeceksin  Hepsi bu!





2 yorum:

  1. Yazı bütünüyle güzel hele şu daha da güzel.."Banyodan yeni çıkmış gibi olmalı saçların. Kendinden dalgalı, az önce sevişmiş havası olmalı. Arsızca yüzüne düşmeli kimi zaman da bir tutam saç. Budur!"

    YanıtlaSil