25 Aralık 2012 Salı

YALNIZ KADINLARI NASIL TANIRSINIZ?


“Annesini, yeğenini, onun bir kuzenini, bir komşuyu MR çekimine götürürler: Emar çektirmeye giderken yanına yardımcı baap'da alınan bazı kişiler vardır ve onlar hep sabittir. Hastaneye varır varmaz, öyle büyük bir ciddiyetle yaparlar ki görevlerini, zannedersin az sonra o kişiye Angelina'nın yüzü nakledilecek.Hiç strese girmedikleri için hastaya sonsuz cesaret ve güven verirler. Hastanın soyunmasına, giyinmesine yardımcı olurlar. Sanki onlar bir "MR iyi niyet elçisi" dir. MR çekilmeden önce hastaya, sonra da teknik elemana talimatlarda bulunurlar. 'Şöyle dur, şunu düşün, hemen bitecek zaten, hiç kıpırdama ". "Bakın bip dedi, bitti sanırım, hasta çıksın artık" diyerek gerek çekim başlamadan gerek çekim yapılırken dışarıdan müdahale yoluyla talimatlar verirler. Hatta rapor çıkmadan hasta yakınları vesveselenmesin diye röntgen çeken kişiden önemli br şey olup olmadığı hakkında bilgi alırlar. Bu tip kadınlar yalnızdırlar. Ömürleri yalnız geçmiştir, Hiç sevgilisi olan kadın MR”a gider mi, Allah aşkına? Ne işi var oralarda? Sevgilisi olsa, onu soyar giydirir, MR çekilecek yaşlı teyzesini değil.


Kedi beslerler; “Ay Aslııı, biraz önce sokağın başından başladım yürümeye, aşağıdaki Tansaş”ın oraya kadar gittim. Bütün kedileri doyurdum" Kedileri doyurduktan sonra sırasıyla kuşlar, köpekler gelir. Bu kadar hayvanı aynı anda doyurabilenler  ancak ve yalnız “yalnız” kadınlardır.

Yürüyüşe gitmem lazım;  "Yürüyüşe gidiyorum", "Yürüyüş yapmam lazım ". İşte, tehlikeli cümleler! Bunu çok sık kullanan kadınların sevgilisi yoktur, olamaz. Yürüyüş yapmak yalnız ve boş insanların işidir. Sevgilisi olan kadının yürüyüş yapacak enerjisi mi olur, yapmayın, Allah aşkına.

Örgü dükkanlarından ayrılmazlar; Örgü dükkanları depresyona giren kadınlar için bulunmaz bir mekandır. Sevgiliden ayrılan, kocadan boşanan kadınlar kendini örgüye verir. Tüm sinirini ilmeklerden çıkartırcasına Ha babam ha diye diye bir gecede atkıyı bitirirler. Bütün renkleri kullandıktan sonra alt komşuya, işyerindeki çaycı kadının kızına, Komşunun güzel kızına, yeğeninin ilkokul öğretmenine kadar kim varsa örerler. Ah bir sevgilisi olsa onlara prezervatif bile örerler ama, yok işte. Hiç sevgilisi olan kadın atkı örer mi, yapmayın Allah aşkına.

Manikürcüye sohbete giderle; Manikür, pedikür yaptırırken ölesiye sıkılırım.Çok sıkışmasam gitmeyeceğim ya, neyse. Kadın ayaklarını hart hurt törpülesin, sen kendini bir sürü hizmetçisi olan saray soylusu gibi hayal edip, kazık gibi otur orda! Ojen sürülsün, kurumasını bekle. Zaten bunlar benim gibi yerinde duramayan biri için o kadar büyük işkence ki,  midem şişiyor vallahi beklerken. Ancaaak.. Oraya gelen bazı hatunlar var,  ne zaman gitsem aynı kadını, aynı koltukta rahat rahat otururken görürüm. Ellerine, ayaklarına bakarım; hiçbir muamele görmemiş ama o koltukta saatlerce oturup, gelen gidenle, manikürcüyle konuşur da konuşurlar. Haberleri izlerken laf olsun diye yorumlarda bulunurlar. Ne sıkılırlar, ne bunalırlar orada oturmaktan.  Arada bir cep telefonundan annesiyle, yengesiyle tümü kadın olan kitleyle konuşurlar ve konuları hiç bitmez. Bu tip kadınların sevgilileri yoktur, ve dükkâna takıldıkları sürece de asla olmayacaktır.


Ucuz ama kaliteli yerleri çok iyi bilirler, Bunlar sevgilisi olmadığı için, boş vakitlerini, dükkânları gezerek değerlendirirler. Ugg botların orjinalini % 40 indirimle nerede bulursun, Zara’nın yeni sezon, çok hafif defolu ürünleri  nerede satılır bu kadınlar çok iyi bilir. Hatta oraya hangi arabayla, hangi metrobüsle gidileceğini size hiç sıkılmadan tarif ederler. Bundan iyisi de...Ha,  işte bu kadınlar da hep yalnızlardır. Evleri adeta bir show room gibidir. Ancak alışveriş yaptıkça sevgili bulma oranları azalır bunların.

Ev tipi güzellik maskeleriyle araları son derece iyidir: “Merhaba, nasılsın?” de, sana hemen ,” Ay, canımcım, saçlarım çok dökülüyordu da, yeni bir formül buldum. Şurada yeni açılan Aktarlar var. Karabaş otu, deve sikinin kılı bir de ördek büzüğünün derisinden minik bir parçayı alıp, bunu sirkeli suda biraz bekletiyor, saçına sürüyorsun, sonra da Bim’den aldığın poşetlerle sarıp, bir gece bekliyorsun. Sabah da yeni doğum yapmış kurbağanın  çişiyle yıkıyorsun,  dökülen saçların hepsi yerine geliyor” diye size harika saç maskeleri, cilt maskeleri tarifleri verirler. Hiç üşenmeden, o kadar şeker anlatırlar ki, inanmasanız da gidip aynısı yapmak istersiniz. Sevgi yokluğundan kendini otlara, yağlara vermişlerdir. Uzun bir süre sevgili bulacaklarını zannetmiyorum.













Hiç yorum yok:

Yorum Gönder