29 Kasım 2011 Salı

KROLARIN ORTAK ÖZELLİKLERİ

“Ay, o kro sayılmaz ki, sen de öylesiiiiin”, “ay bu kro demek değil ki, fişmanca da böyle diyooor” deyip, yorum yapmayın beni de sinir etmeyin. Okuyun işte bedava yazı bulmuşsunuz, mıy mıy etmeyin.


Bunlar tabiiki bana göre "KRO" tanımlamaları...


1) Üçüncü sayfa haberlerine bayılırlar; Hiç şaşmaz; denedim, gözlemledim. Eline gazete verdiğim şahıs, ilk başta üçüncü sayfayı açıyor. Orada kim kimi kesmiş, kaç yerinden bıçaklamış, nasıl can vermiş, ölürken ne hissetmiş hepsini tek tek büyük bir dikkatle okurlar. Bir yıl geçsin aradan isimleri net bir şekilde hatırlarlar. Irak”a hangi ülke saldırdı desen bilmezler. Ama kim kimin eniştesiyle karısını yatakta yakalamış, araba neresine çarpmış, o andı mı ölmüş? Ölürken yüzü nasıl bir hal almış, yakınları görünce kendini nasıl parçalamış, bu konuda çok rahatça bir gecede kitap yazarlar.



2) “O” bölgeyi severler; Bunların akıllarının yarısı” o” bölgeye çalışır. Konu açılsın diye dört gözle beklerler. Kocasıyla yaşadıklarını anlatmak için deli olurlar. “Kocam şuramı öptü”, “Ay,  ben istemedim, zorla zorla..”, “gecede iki kere ilişkiye girdi”, “boynum morardı”, “bizimkinin takımlar bayağı büyük”, “elini oraya attı.”, “Çok başım ağrıyor" dedim ama dinlemedi, erkek bu dinler mi?”, " Bütün gün iş yap, gece oldu mu bir de o işle uğraş,  amaaaan..” derler . Karşısındaki de karnına kadar inmiş memelerini hoplata hoplata , başörtüsünü de ağzınla kapatarak kıkır kıkır güler, gülerken bıyıkları belirginleşir. “Ay, aynı bizim İsmail , aynı” der. Dikkat edin mutlaka bu cümleleri duyacaksınız kro konuşmalarında, bu cümleleri kullanmayan bir kroya rastlayın, gelip öpücem sizi ayak parmaklarınızdan.



3) Fotoğraf çektirmeyi çok severler; Biliyorum, hepimiz severiz, ben de severim. Ama yok, onların ki öyle değil. Bir kere fotoğraflarını çektim, aman amaaannn, iki ay peşimi bırakmadılar; “ Çıktı mı, çıktı mı?” diye. Ya bunlar anında çıkıyor zaten, fotoğrafçıya gitmeye üşeniyorum, karta bastıramadım diyorum. Neyse, bastırdım bir gün verdim ellerine, odalarının baş köşesine asmışlar. “Bu bizim şirketteki müdüre hanım, bu da onun sekreteri , bu da onun bacısı” diye gelene geçene gösteriyorlar.

Bunlar tarih mi oldu mu diyorsunuz? Hahah.. yok canım, hala devam ediyor. Onun evine gittiniz diyelim, sakın ola ki fotoğraflarına bakalım falan demeyin. Köyün muhtarından ebesine kadar bütün fotoğrafları gösterirler. Ya da bir akrabasının başına gelen olaydan bahsedecek. “Benim köyden bir yeğenim var” dedi. Haa, öyle mi falan ?” dediniz, koşa koşa getirir albümü. Bunu size anlatırken fotoğraflarla belgelemesi gerekir mutlaka. Ama yeğenini göstermeden önce, onu kimin doğurttuğu, kimle kimin çocuğu olduğu, o köyün muhtarının kim olduğunu fotoğraflarla gösterir. Kesinlikle böyledir, şahidim. “Bak, bu onun yengesi, bu da yengesinin bacısı” , Yaaa, bana ne bacısından, yengesinden, sen konuya dönsene” diye ciyak ciyak bağırasım gelir. Ay, şiştim vallahi.



4) Akrabalarından mutlaka birileri hapse girmiştir, birini kaçırmıştır: Evet, evet, aynen böyle. Bizde bir kadın var, yemin ederim Holywood filmlerinde bulamazsınız bu kadar atraksiyonu. Üvey erkek kardeşi, karısını bırakıyor bir hayat kadınıyla beraber kaçıyor. Hayat kadının sevgilisi geliyor bu adamı bıçaklıyor, adam yardım için karısını çağırıyo o eve ,hayat kadınının belalısı karısına tecavüz etmeye kalkıyor, adam da belalıyı bıçaklıyor. Adam şimdi hapiste, karısına da ” senin yüzünden düştüm buralara, çabuk bana en iyi avukatı bul, kurtar” diye baskı yapıyormuş. Kadın bunları anlatırken, “sen şunları bir çiz, kafam karıştı benim ancak böyle anlarım diyorum. Hey Allah”ım hey.. Akraba talukat çok oluncu i mutlaka birilerinin başına bir şey geliyor haliyle. Bu sefer ne oldu? Diye sorarsın. “Bizim yeğenin üvey kardeşi boğulmuş, sanırım öldürmüşler”. Yerel gazete haberlerine bakmak da bana düşüyor tabii internetten. Ya sabır...



5) Hepsinin evinde elde örülmüş paspasları olur: Dantel örtülerini söylememe gerek yok heralde. Bi r de yıllardır gazeteden kesilmiş, ne idüğü belirsiz bir çiçek fotoğrafı, çerçevelettirilmiş duvara asılmıştır. Ne yeri değişir, ne atılır. Öylece durur , ne anlam ihtiva ettiği bilinmez. Sadece misafir geldiğinde kullanılmak üzere orta kalitede yemek tabakları vardır.



6) Televizyon izlemeyi severler; Severler ama açık oturumları, tartışmaları bir kere bile açıp merak etmezler. Evlilik programlarını, yerli dizileri, o dizilerdeki kadınların hangi elbiseleri giydiğini hiç unutmazlar. Başbakanının adını unutur ama Fatmagül”ün yengesinin beşinci bölümde sevişirken giydiği elbiseyi asla unutmazlar.



7) Bakımlı olduklarını zannederler; Bunların bakımdan anladıkları saçlarını kuş yuvası gibi kabarık kabarık fönletip, pembe bir ruj sürmek, siyah ince külotlu çorap giymek bir de saçı ne renk olursa olsun, yeşile çalan bir sarıyla röfle yaptırmaktır. Vücut kremiymiş, peelingmiş, saç maskesi, yüz maskesi evlerine bile uğramaz.




8) Şık giyindiğini zannederler; Diyelim şirket toplantısı var akşama ya da birinin doğumgünü. Saçlar hemen maşalanır ya da topuz yapılır, illa ki siyah bir elbise, ince çorap giyilir, hiç şaşmaz bu kombinasyon. Geçen Antalya'da bir otelde toplantımız var. Bu krolar konuşuyorlar ay ne giyelim ne giyelim diye,hayatlarında ilk defa bedava bir otele gidecekler. Ertesi gün bir baktım, Amsterdam'da gece şovuna çıkacaklar sanki. Parlak metalik renkte çizme, üstüne siyah bir elbise, tek omzu açık, onun üstüne de kocaman altın görünümlü bir kolye. Ama kendisini alemlerin en şık hatunu zannediyor, gözler tavana dikili sanki Milano defilesinde yürüyor. Ben kıkır kıkır gülüyorum yanından geçerken. Şıklıktan anlayışları budur, bir fluar, şımşıkır klasik kadın elbisesi, rugan ayakkabılar, ay bir de sizle dalga geçerler sade giyindiğiniz için.. Bir kot bir siyah kazakla çok da şık olunabileceğini anlatamazsın onlara.



9) Sıçıncaya kadar yerler; Eskiden muhtemelen kıtlık çekmiş kişilerdir. Bol ekmek yerler, aç olup olmamaları önemli değil, yemek gördüm mü dalarlar. Çöpe gideceğine mideme gitsin” mantığıyla yer yer şişerler, ortalarda bidon gibi dolaşırlar.



10) Dişlerini cırk cırk yaparlar; Bunu yazamayacağım çünkü tüylerim diken diken oluyor hatırlayınca. Anladınız siz..


11) En büyük hobileri doktora gitmektir; Hele bir de şirket ona özel sağlık sigortası yapmışsa eyvah eyvah. Sol bacağının bilek kısmında bir ağrı varmış, koş doktora ilaç yazdır. Sen kullanmasan da bacanak, yeğen, bacı var, onlara verir. Sırtında bir ağrı var, hemen doktora. Eğer o doktor film çektir demezse, yeterince ilgilenmediğini düşünüp başka bir doktora giderler. Mutlaka MR çektirtirler, çünkü hasta olduklarını eşe dosta duyurmaları gerekir. Onlar geldiğinde sızlana sızlana Mr ları gösterirler, “baksana şu halime “ diye kendilerinle ilgilenilmesini isterler...



Daha çoook var ama üşendim valla, bununla idare edin. Bedavadan okudunuz, begenmediyseniz valla sizin sorununuz. Hadi eyvallah.

4 yorum:

  1. Kro deyince erkek zannettim ama kadınların krosu da fena oluyormuş. Bu arada siz bunları nerden biliyorsunuz kuzum? :)

    YanıtlaSil
  2. biz kroları görmezlikten gelirken sen tersine kroluk üzerinde doktora yapmışsın :D

    YanıtlaSil
  3. Şunları bildiğine göre sen de bayağı kırosun.

    YanıtlaSil
  4. @adsız senin kim olduğunu da anlamam çok zuzun sürmedi:)Kroluk mevzuuna gelince; tabii ki başkalarına göre ben de kro olabilirim. İyi bir gözlemciysen kroları sen de yazabilirsin, illa ki kro olman gerekmiyor.Umarım anlamışsındır.

    YanıtlaSil