18 Mayıs 2010 Salı

KAYIP


Çıkmaz yollarda geziyorum yine. Sağa sola çarpıp duruyorum. Ve yine her köşe başından sana çıkıyorum.




Kaçıyorum...Çoğu kez nereye ,kime kaçtığımı bilmeden. Neyle, kiminle karşılaşacağımı bilmeden; içimde oturan, bana nefes aldırmayan o kayayla koşuyorum. Adım atamıyorum bazen, yerimden kıpırdatamıyor o kaya beni ama yine de koşmaya çalışıyorum içimdeki tonlarca ağırlıkla beraber.



Ve sen! Senin hiç olmadığın ve beni hiç beklemediğin deniz kenarlarında, balıkçı barınaklarında bekliyorum. Şu vapurun yolda ilerlemeyeceğinden emin olduğum kadar eminim gelmeyeceğinden. Ama diyorum .Ya gelirse? Ya gelirse? Ya gelip de beni bıraktığı bu şehirde bulamazsa? .... Bekçiyisim bu şehrin bilmez misin.? Ne zaman gelsen aynı durakta, ayna sahilde bekliyorum ben. Hep olduğum gibi.. Hiç kaçmadığım gibi senden..



Ama şimdi kaçıyorum. Ayaklarım geri geri gitsede kaçıyorum. Beni bulmanı istesem de kaçıyorum. Kaçmak; durup beklemenin ızdırabından daha kolay geliyor ...



Üstelik seni gördüğüm yerde misin en son, yoksa başka şehirde, hatta başka ülkede mi onu da bilmiyorum. Bu ikinci kayboluşun senin. Ve ben hayata başladığım yerdeki son noktadayım.



Oyalanıyorum çoğu kez...günleri sayıyorum..geçen sefer tam kırk gün sonra gelmiştin kaybolduğun yerden. Özlemle gelmiştin ama ben hep korkmuştum ne zaman gideceksin diye. Kaybetmenin paronayasını tatmıştım bir kez...

Sahilde yürüyorum seninle ve sensiz olarak. Dalgalara bakarken sana sitemler yağdırıyorum en keskin sözlerimle, kahvemi bana baktığın o sımsıcak gözlerine bakarak içiyorum. En çok kahvemi sensiz içerken acıyor içim. Bilmem ki kahvenin buruk tadı bana seni mi hatırlatıyor. Şekerinin yanındaki acılığı , burukluğu. Bu aralar zaten kahveme hep tuz karışıyor...

Kitaplara sığınıyorum bu aralar. Schopenhauer”in  aşkın koskoca bir yalan olduğunu bastıra bastıra söylediği satırlara takılıyorum, sindirmeye çalışıyorum.

Freud”u okuyorum aşkın aslında tamamen cinsel güdülerden kaynaklandığını belirttiği satırları okuyup, inanmaya çalışıyorum. Aşktan, duygulardan , isteklerden, hazlardan arınmaya çalışan bir insan olmayı deniyorum. ..
Kaçıyorum şimdi. Telefonumu, adresimi değiştiriyorum. Yeter ki beni bulma diye. Ya da olur da beni görmek istersen, özlersen ; bu ızdırabı sen de çek diye. Bulmak isteyen nasıl olsa bulur öyle değil mi? Bu sefer yerimde durmayacağım kutup ayım. Kimliksiz, adressiz yerlere gidiyorum. Sadece kelimelerimden bulabileceğin yerlerde ara beni.

Ne diyordum ... heh..zaten bu aralar yanaklarım hep tuzlu. Dilimde eski aşk şarkıları..Yüreğim mi? yüreğimi hiç sorma yaaaa.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder