1) KISKANÇLIK ; Hastalıkların içinde en fenası, en yaygın olanı, en sinsi olanı : kıskançlıktır. Şirketlerin yarısından fazlası kadın. Böyle olunca da haliyle bitmez bu mesele.
“Ay bu kadın ne giymiş?", "Ay amma da büyük götü varmış" , "Ay bu parayı nereden buluyor bu kadın hergün başka başka kıyafetler?". "Hayri bey'le kırıştırıyormuş bu, haberin var mı?" ” ,”Eee, onun için şef oldu ya.” Söylentileri bitmez...
Bazı kadınların sosyal hayatı sadece işe gelmektir. Öyle işe çok bağlı olduklarından değil: genç kızken aileleri onları “Ay kızım, sigortan işler, olsun olsun, sağlam şirket burası, nerden bulacaksın iyisini” diye atmışlardır buraya. Allah”tan atmışlar yoksa başka sosyal bir hayatı olmayacaktı bunların. Kız da öyle bıraktıkları yerde kalmıştır ağaç gibi. Tek bildiği; gelip gitmektir.
Bu kızlar, tüm kıyafetlerini iş yerinde giymek hayaliyle alırlar. “Muhasebeden Nuran bu elbisemi görünce geberir kıskançlıktan", "Ay, bacaklarım da yandı, tatile gittiğimi anlasınlar bari", "Bu mini eteğe Aysel imrenecek", "bu çoraptan kimsede yok, şimdi toplantıda hepsinin dibi düşecek” diye düşüne düşüne helak olurlar Kadıköy mağazalarında...
Yemek yapmak, kayınvalidesine gitmek, akşamları efendi kocalarıyla sevişmek dışında tek bildikleri; kıyafet alıp giyinmek ve işyerine gitmektir. Hayatta bir bluz, bir tayyör, ne bileyim bir tunik almak onlar için Mars”ta hayat olduğunu öğrenmekten daha heyecan vericidir.
İşyerindeki bütün kızların onları kıskandığını düşünürler. “Ay kıskanıyor da ondan tersliyor beni", "Ay kıskandığı için yardım etmedi bana” derler. Tüm sorunlar kıskançlık yüzünden çıkar onlara göre.
Bunlar özellikle Pazartesileri çok bakımlı gelirler işyerine (Yani maşalı saçlar onlar için bakımlı anlamına gelir) Neden biliyor musunuz? Cumartesi Pazar mutlaka bir düğün ya da nişan olmuştur. Eee oraya giderken de mutlaka bir maşa, fön yaptırmışlardır saçlarına. O eğlenceden sonra “Pazartesi de bakımlı bakımlı giderim iş yerine oh !” diye sevinirler ve o saçlarını asla yıkamazlar Pazartesi'ye kadar.
Hafta sonu ucuzluktan aldığı kıyafetlerini de giydim mi, o Pazartesi bütün millet onları kıskanıyor zannederler. Bütün gün gereksiz yere ofiste dolanırlar. Herkes onlara baksın isterler. Ama dikkat edin:: işe bakımsız gelenler, ya da kendini iyi hissetmeyenler ortalarda gezmezler, kasılmazlar, gizli gizli otururlar masalarında. Ne zaman o saçlar fönlenir, maşalanır, yeni bir elbise alınır, o zaman topuklarını gavur gibi vura vura ofiste gezerler. Elbisenin dikişleri pekmez kazanı gibi olmuş götünden atacak diye bakarım arkalarından. Allah”ım dersin kız Paris moda haftasında defilede yürüyen bir Heidi Klum. O bile bu kadar kendini beğenmiyordur herhalde.
Acaba ne hayal ediyor, kafasından neler geçiyor diye düşünüyorum hatunu incelerken. Ona sorarsan “Ay kimbilir nasıl inceliyor beni arkamdan şu cadaloz kadın, kıskançlıktan çatladı ayakkabılarımı görünce “ diye düşünüyordur, ne düşünecek ki başka. Ya da; akşam havlunun kenarına ördüğüm danteli diksem mi? Börek mi yesek yoksa mantı mı? Ne düşünecek ki başka bana “pilates neydi?” “Kartepe Erzurum”da mıydı” diyen kız?
Bu kızların bir de grupları olur işyerinden. Konuşmalarını dinlerim ara ara. “Çocuğuma gömlek aldım, papyon aldım bir de”. “Kayınvalidem elbise alacağım diye tutturdu beş saat kapalı çarşıda gezdik.” “Bu altın kolyeyi eşim aldı”(asla isimlerinden bahsetmezler, hep eşleridir o, hani kibar oluyor ya öyle.) “Ben doğum kontrol hapı alıyorum sen?” “Ayy... biz öyle yatakta sincap gibi atlıyoruz valla.” Kikir kikir. Konuşmaların yarısından fazlasını her cümlenin sonunda “hani anladın mı? anladın mı?” diye vokal yapan bir hatun dolduruyor zaten. Ben de oturduğum yerden kendi duyacağım şekilde konuşuyorum. “Yok yavrum, onların hepsi gerizekalı, bir sen akıllısın, anlamaz onlar “ diyorum. Demesem rahatlayamayacağım yoksa. Yoksa kalkıp iki tane tekme atacağım.
O çok güzel giyindiğini, bütün şirketin onu kıskandığını sanan pekmez kazanı götlü kızlar var ya; Kızım seni ancak mahallendeki kapı önüne kilim atmış, dantel ören teyzeler kıskanır. Ne giymiş bugün diye incelerler, biz değil. 'Biz senin ne giydiğinden ziyade ne konuştuğun ne düşündüğünle ilgiliyiz' demek gelir içimden diyemem işte, anlamaz nasıl olsa....
Birkaç güne kadar diğer hastalıkları da ekleyeceğim...Hadi gidin bi elma filan yiyin, süt için hadi hadi..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder