Herkes var burada.Herkesten bir parça var. Sen de bulursun belki.Bak bakalım.
17 Mart 2010 Çarşamba
GİTTİN
Bu sabah da gözümü açtığımda sen geldin aklıma tıpkı diğer sabahlar gibi. Gülümsedim önce, sanki bugün hafta sonu da buluşacakmışız gibi. İkinci saniyede aklıma geldi , sen yoktun ki.
Gittin! Hoşçakal demeden gözbebeğime bakmadan kaldığın yerden gittin hayatına.
Gittin! Sanki seni seven ben değilmişim gibi umarsız ve rahat gittin. Benim çok gidenlerim olmuştu ama senin gitmen çok koydu be. Sana gitmeyi hiç konduramadım ki...
Çok klasik olacak biliyorum ama senden bir çocuk istemiştim. İkimizin çocuğu olsun istemiştim. Yeterki olsun. vallahi ben tek başıma bakarım , sen nereye gidersen git. Seni özledikçe ona bakardım, ona baktıkça sana olan özlemim giderdi. Belki gözlerini, zekasını senden alırdı. Ona da hayran olurdum sana olduğum gibi. Bari giderken bir çocuk bıraksaydın bana, benim için güzel bir şey yapsaydın bir kere de olsa.
Pencereyi açtım, dışarıya bakıyorum. Dışarısı yine gri bugün , çok uzun zamandır olduğu gibi. Çingene bir kadın çöpten bir şeyler topluyor yanında da küçük bir velet “anne anne “ diye çekeliyor eteğini . Yaa… Çingeneler bile anne olmuş ben hala olamadım. Artık olamayacağım. Neyse yine arabesk kokmaya başladım , yine gözlerim yaşlı, yanaklarım yine yanmaya başladı gözyaşımın tuzundan. Kendime kızıyorum bu kadar büyüttüğüm için seni. Millet ne acılar çekiyor sen de oturmuş aşkının derdine düşmüşsün amma lüks peşindesin kızım diyorum kendime. Olmuyor.
Ben ölümü de tattım, babamı , çocukluk arkadaşımı, bir zamanlar aşık olduğum çocuğu kaybettim. Ayrılık da bir nevi ölümmüş. Yas tutmakmış.O ölmedi bir yerlerde yaşıyor diyorsun ama artık senin değil ki. Ölmese de artık senin olmayacağını biliyorsun ya ..Ölse bari kimsenin olmazdı diyorsun. Ölüme Kader diyorsun katlanıyorsun. Ama ayrılık , sanki ayrılık daha beter ya...
.
Sabahın köründe yola çıkıp kanyaklı kahveyi içmemiz, arabayı kullanırken kucağında uyumam , sonra o küçük kasabaya gidişimiz. Sobanın kenarında o soğuk akşamda içtiğimiz rakının tadı. Saz çalan çocuk. O an şunu düşünüyordum. “ Bugün yanımda , çok güzel, her şey o kadar güzel ki bitecek diye korkumdan konuşamıyorum , nefes alamıyorum. Bu mutluluk bana çok geldi, yoksa gidecek mi? Yok gitmemeli, giderse eksilirim. Yorgunum yeterince . Ben tekrar aşık olmak istemiyorum, ben ondan başkasını görmek, dokunmak istemiyorum, onun yanında küçük kızı , sevgilisi, karısı, arkadaşı olmak istiyorum. Dünya bana yetiyor onunla….”
Çantam hala karşımda duruyor. Her şeyi hazırlamıştım sana gelirken . Rakıyı bile koymuştum. Hala boşaltamadım. Sana geliyorum deyince kayboldun ortadan , kalakaldım çantamla. Boşaltamıyorum , gücüm yok. Karşımda konser biletimiz ve seninle buluştuğum günleri işaretlediğim takvim. Seninle ilk kez buluşacağımız zaman ne giyeceğime karar veremediğim için dört beş kıyafet almıştım, dolapta. Pasaportum da orda işte. Dinlediğimiz şarkılar da gittiğim her yerde özellikle çalıyor sanki.…
Belki alışırım ama çok zorum şu aralar yaşamaya karşı. Sabah uyanmak istemiyorum, her yerim acıyor, gözlerim yanıyor. Omuzlarım düşük, yorgunum hem de çok yorgun. Yemek yiyecek halim bile yok. Hep yatıyorum ve düşünüyorum, yaptığım iş bu…
Gitti! hata bendeymiş , onu üzen , sevgisini veren ben değilmişim gibi gitti!
Hem de öyle rahat gitti ki. Sanki ben onu hiç sevmemişim gibi.
Gitti! Öyle gitti ki, bıraktığı ben, o, ya da başkası kim olduğum önemli değilmiş gibi gitti!
Sadece kendisinin olduğu bir dünyada yaşamak için gitti. Kendinden başka hiçbir şeyi düşünmediği dünyasına gitti…
“Yanında çok mutluyum” dediğim, senin de “ben de” dediğin o sahile gidiyorum şimdi. Çok uzak ama olsun, belki sen de gelirsin, kimbilir.? Karadenizli balıkçı var mıdır, mutlaka ordadır. Yanık bir türkü söyler belki bana. O ağlar sevdiğine ben ağlarım o küçük balıkçı lokantasında. Ahşap eve girer bakarım kimbilir belki sen de gelirsin diye….
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
sös veriyorum geçecek unutucaz,hatıra olarak uzaklarda kalacaklar sös,Allahın bize en büyük hediyelerinden biri,unutabilme yetimiz,Allah yardımcımız olsun..
YanıtlaSilAnlatabilmek güzel. Anlatırken de yeniden yeniden hatırlamak. Ama onca hatırlanma arasında bir şey var, tam olarak anlatılamayan ve farkında olmadan silebilen. Sonra da alışkanlığa dönen. HEr şey az acıtıcı olsun.
YanıtlaSilSevgilinin kötüsü adamı ya şair yapar ya yazar sevgili Serap.))
YanıtlaSilNerelerdesin sen ya?
YanıtlaSil