Küçük çocuğun eline ver İstiklal Marşını. Ezberlet on kıtasını. Ses tahlilini de yap. Sal kürsüye okusun, ağlasın. Ağla yavrum ağla. Daha satırların, kelimelerin anlamını öğrenmeden, ezbere dayalı sistemin en güzel örneğini sergiliyor ergen kızımız ekranda.
Ne kadar ağlarsan, ne kadar yırtınırsan o kadar çok alkış, sonra oldun mu “en güzel şiir okuyan kız”.Hıh! tamamdır yavrum. Sen şimdi İstanbul”un en ağlak, en yırtıcı sesinle İstiklal Marşını en güzel okuyan kızısın. Birincisin yavrum.
“İyi bir şey mi bu öğretmenim?”
“Kesinlikle yavrum.
Bu kız çocuğu acaba “ Şuheda fışkıracak toprağı sıksan şuheda “ dizelerindeki kelimelerin anlamını biliyor mu ? ve gerçekten bu dizelerin hangi şartlarda, hangi duygularla yazıldığını biliyor mu ? Bilemez ki... Küçücük çocuk bunun gerçekten ne anlattığını bilemez. Yaşla birlikte gelişir bazı duygular. Benim yaşımda olup da İstiklal Marşındaki kelimelerin anlamını, şiddetini ,vurgusunu kaç kişi doğru biliyor da bu kız çocuğu bilecek? Hem de ezbere yönelik bu sistemde?
Bir yarışmadır gidiyor. Hangi kanalı açsam elleri tir tir titreyen, gözlerinden yaşlar akan çocuklar. Sonra da “ ben o kızdan daha çok ağladım daha çok bağırdım, neden o birinci oldu yaa” diye tekrar bir ağlama krizi...
Vatan, istiklal, millet sevgisi böyle aşılanmaz. Bağırarak değil, düşünerek , mücadele ederek, okuyarak kazanılır vatan sevgisi . Bunu onlara en iyi öğretecek kişi de öğretmenleri. Ben ağlayan çocuk görmek istemiyorum artık kusura bakmayın ergen kızlar. Siz sevgili öğretmenler, lütfen şu çocukların psikolojisini bozmayın.
kesinlikle katılıyorum... neredeyse aynı şeylerden yakınmışız.. http://birfincankahveicinbirpenny.blogspot.com/2009/03/turk-ogvun-cals-guven.html
YanıtlaSilevet soul mate'imsin bundan sonra.))
YanıtlaSileyvallah diyeyim ne diyeyim:)
YanıtlaSilKesinlikle doğru!
YanıtlaSil