9 Ekim 2021 Cumartesi

AH BENİM YAŞLI AMCAM.

Pandeminin ilk günleri... yeni bir eve taşınalı bir hafta olmuş. Eşyalar ortada. Eve alınacak bir sürü eşya var, ama alamıyorum tabii. Balkona çıkıyorum. Taşındığımdan beri yaşlı bir amca saatlerce balkonda oturuyor. Bu dönemden en çok yaşlıların etkilendiğini bilip ona karşı merhamet besliyorum, hatta acıyorum. Yeşil eski bir tişörtle sabah akşam sabit bir şekilde oturuyor, yola bakıyor. Ben de sıkıntıdan balkona çıkıp içeri giriyorum habire. Arada bir genç bir çocuk çıkıyor yanına. o da hep beyaz atletli.  uzaktan o çocuğun asosyal ve biraz da iletişim sorunu olduğunu düşünüyorum. Büyük ihtimalle işsiz o da içeri giriyor çıkıyor benim gibi. aradan bir iki ay geçtikten sonra balkona çıktığımda yaşlı amcama başımla selam vermeye başladım. o da çok mutlu oldu (öyle hissediyorum) .Başımla verdiğim mesafeli selamlar bir süre sonra el sallamaya evrildi. Ben el sallamayı çok severim insanlara. çocuk gibi... mutlu mutlu... amcayı gördükçe uzaktan uzağa iyice samimi olduk. sonra o iletişim sorunlu, atletli çocuk da çıktı balkona. ikisi de bana bakıyorlardı, çocuğa da el salladım o da başıyla onayladı. Daha sonra amcama el hareketleriyle nasılsın iyi misin demeye başladım. ilişkimiz gitgide güçleniyordu. Ben zavallı, yalnız, pandemide can sıkıntısından ölecek bu adama karşı bu benim sorumluluğummuş buna mecburmuşum diye düşünüyordum. Niyeyse... Bir gün acaba onu daha fazla nasıl mutlu edebilirim diye düşünürken balkondaki çiçeklerimden birinin çiçek açtığını fark ettim. koca saksıyı kaldırıp amcaya gösterdim. bak çiçek açmış demek istedim, anladı o da. o da onunkileri işaret etti . adamın balkonu bildiğin sera. Bu adamın karısı yok muydu acaba? Muhtemelen ölmüştü. Kendi yemeğini iki büklüm haliyle kendi yapmaya çalışıyor, eski ve karanlık evinde televizyon seyrederek vakit öldürüyor, yapacak bir şeyi olmadığı için erkenden yatıyordu. Yalnız o çocuğun oğlu olması için adam fazla yaşlıydı; ,belki de torunuydu . o çocuğun annesi ve babası da babaannesiyle birlikte kazada ölmüştü. Maddi durumu yetersiz olduğu için dedesinin yanına sığınmıştı. başka arkadaşı yoktu. akşama kadar can sıkıntısından dedesiyle oturmak zorunda kalıyordu. sevgilisi de yoktu onun muhtemelen. Sevgilisi olması için ortamlara akması gerekiyordu. Salgın döneminde mümkün olmadığı için arkadaş bulma sitelerine giriyordu. oradan da bir şey çıkmayınca yine dedesine sarıyordu. aslında bir müzik aleti filan çalsa can sıkıntısı geçerdi. ama pek öyle bir kabiliyeti yok gibiydi. Bense kah sigara kahve içiyor, kah kitap okuyor, kah güneşleniyordum. aramızda bir cadde vardı ve karşılıklı konuşmamız imkansızdı, el kol hareketleri de bir yere kadardı. Ben o dönemde evin içinde yer silerken ayağımı kırdım. Alçıya alındı ayağım eve geldim. sürüklene sürüklene balkona çıktım. Can sıkıntıma bir de alçılı ayak eklenmişti. Koltuk değneklerimle balkona çıktım . o yine sabit yerinde oturuyordu. Beni fark etti hemen. Ne oldu, dedi, eliyle. yine ben el işaretimle düştüm, dedim. Şimdi aramızda derin bir bağ oluşmuştu. O beni merak edecek, ben de kendimi acındırarak bacağımı sürüye sürüye yalnız ve düşmüş bir kadını oynayacaktım. Sonra o asosyal çocuğa beni işaret etti. o da aaaa yapıp eliyle geçmiş olsun, dedi. İyiden iyiye hayatlarına girmiştim. can sıkıntılarını almıştım. Pandemi döneminin bir kısmını bu yeni sakar komşularını takip ederek daha kolay atlatmaya başlamışlardı. Bir gün rakı içiyorum , uzaktan şerefe afiyet olsun dedi, başımı eyvallah şeklinde salladım. Bir gün yaşlı bir kadın gördüm balkonda , çiçeklere baktı üstünkörü bir şeyler konuştular adamla. Aaa demek bir karısı vardı, ya da kız kardeşi ne bileyim. Bunca zaman bodruma mı kilitlemişti kadını. Gün ışığına çıkarmamıştı. Bir gün hepsi beraber oturuyorlar, canları çok sıkılmış şekilde. Kadın benim olduğum tarafa baktı, ben de onlara bakıyordum o sırada. Gülümsedim.Ama kadın uzaktan anladı mı anlamadı mı, bence anlamadığı için bir tepki vermedi. Onu da eğlendirmem oyalamam lazımdı. Kadın ilgilenmiyordu benimle ama. muhtemelen alzemier filandı. Aradan üç ay geçti sanırım Alelacele markete gidiyorum .ağzımda 3 maske. Bir baktım apartmanın ın önünde bu amca ve asosyal çocuğu. Onlar beni fark etmedi. dur bir konuşayım adam mutlu olsun, hatırını sorayım , iki çift laf edeyim dedim. vaktim de nasıl kısıtlı bu arada. meraaabbba dedim. ben bu apartmandaki komşunuz . Oooo merhaba dedi. asosyal çocuk da başıyla sessizce merhaba dedi ya da demedi , pek duyamadım. Siz de hiç çıkmıyorsunuz dışarı ilk kez mi çıktınız dedim. Dışarıya çıktığı için de çok mutlu olmuştum. Adam hava alsın, uzaktan da olsa topluma karışsın diye. Adam ağzımın içine kadar giriyor, ben virüs geçmesin diye sürekle geri adım atıyorum, Adam maskeyi çıkardı. Ahhaaa. virüüsss Napıyosun nasılsın dedi. O adamın sesinin böyle olacağını tahmin etmezdim. Zar zor konuşan kısık sesli bir adam sanmıştım. Yüzü de yakından farklıydı. - yeni taşındınız siz galiba dedi, evet dedim. Her şey bu llk cümleyle başladı .... DEVAMI GELECEK....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder