Mahallede sürekli bisikletinin kornasına basan bir çocuk var. Tam fırınlı aygazımın kirlenmiş kapaklarını kulak çubuğuyla tek tek derin bir hassasiyetle temizlerken dıt dıt çalıyor; delireceğim. Hayır, orada konsantre olmuşum, önemli bir iş yapıyorum tüm dikkatimi vermişim; dıt dıt… Ayyy, çıktım balkona, üzerimde sabahlığım, ayağımda benden büyük filli terliklerim, tam bir mahalledeki cadaloz kadın.
Bana bak, çalıp durma, burada hasta var, tamam mı, aşağıya
indirtme beni diye çığırtkan bir sesle bağırdım. O hasta ben oluyorum
üstelik(ruhsal).
Çocuk yukarı baktı baktı, tuhaf geldim ona belki de. Bu
mahallede böyle bir kadın hiç bağırmamış ona belli!
Sonra birkaç saat geçti annesini yanına almış aşağıdan
benim olduğum daireyi işaretle gösteriyor. Hanfendi, çocuğunuza söyleyin lütfen, kornasını çalmadan bisiklete binsin, burada hasta var ve çok kötü durumda dedim,
bir elimde sigaramla. Kadın da başını tamam, peki cadaloz hanfendi , anlamında salladı.
Bunların hiç saygısı kalmamış aygaz kapağı temizleyen kadınlara.
Neyse oradaki çok önemli işimi bitirdikten sonra elime
bir mala aldım(sanırım adı mala). Bizim beceriksiz boyacı duvarları boyarken
parkelerin içine sıçmış.
O lekeler parkelerin üzerinde durdukça canımı sıkıyor, gece uykum kaçıyor aklıma geliyor temizlesem mi diye.
Aldım malamı
elime kazımaya başladım, ama olmadı; kazıyamadım. Sanırım malayla olmayacak bu iş, tiner gibi bir şey lazım.
Alt kattaki komşu geldi sonra; Ben Almanya”dan geldim, kapımı kimse çalmıyor, yalnızım dedi. Ha, öyle mi? olsun, hepimiz yalnızız.Bak, ben bütün gün aygaz kapaklarını siliyorum, parkedeki boyaları temizlemeye çalışıyorum.
Bunu yalnız başıma yapıyorum, ne kadar
büyük bir yük altındayım, farkında
mısınız, diyerek, postalıyorum onu
kapıdan.
Aşırı stresli işlerimi yaparken aşağıdaki müziği dinliyorum, başka türlü nasıl konsantre olabilirim ki...
Parkeleri kazıma görevimden sıkılınca yarıda bıraktım
işimi ve kitaplığımdaki kitapları yazar adlarına göre alfabetik sıraya
dizdim. Biraz da tozunu aldıktan sonra kitaplığım temizlenmiş oldu.Bunlar gerçekten çok önemli işler, yoksa siz yapmıyor musunuz??Aaaa, hiç duymamış olayım
Zil çaldı, komşum havuç istedi. Neyse kendinden geçmiş
bir havuç buldum buzdolabında, verdim kendisine. Umarım seveceğim bir yemek
yapar da getirir bugün bana da.
Apartmanın bazı dairelerinin önüne ayakkabı koyduklarını
gördüm bir iki kez, Dur şunları yöneticiye
şikayet edeyim, dedim. Meğer o dairede oturan yöneticiymiş. Bir iki kere
söyledim koymayın ayakkabılarınızı kapının önüne, diye ama ayakkabılar hala kapının önünde duruyor. Ben de geçen sabah bir iki terliği ayakkabıyı aşağıya
fırlattım.
Hayatım çok değişik çok entelektüel ve çok bohem çizgiler arasında geçiyor anlayacağınız. Mesela dün karnım acıktı, o kadar meşguldüm ki aşağıya inemediğim için aç kaldım.
Dur bir sigara yakayım, bunca sorun arasında dertlendim vallahi. Hem insan ara vermezse sürmenaj olur, maazallah. Kafayı da arada bir boşaltmak lazım. Ohh, iyi geldi vallahi.
Birazdan enginar yapacağım. Haftada bir enginar yapıyorum ve kocamın
dediğine göre öyle güzel yapıyormuşum ki
annesigil bile hiç öyle yapmamış.
Tanesi 3TL. 4 tane alınca 12 tl oluyor, cık cık,,, işsiz
insan için fazla pahalı geldi nedense.
Bu arada sporumu
aksatmamam, vücudumu diri tutmam lazım . Şu İsbike'a üye olayım dedim. Kartı
çıkartırken 10 TL veriyorsun. Ben ondan sonra bedava biniyorsun zannetmiştim. Bir saati 2.5 TL dedi görevli
çocuk. Aaa, ne kadar pahalı dedim.
Görevlinin yanında sevgilisine mesaj gönderen çocuk başını kaldırdı ve 2,5 TL? dedi, Soru sorar şekilde. Evet, pahalı dedim. Ailecek üç kişinin bindiğini düşün 7.5 TL. Caddede bir
kahve parası. Oysa ben bir sene önce bekârken beğendiğim kıyafetin etiketine
bile bakmadan alırdım. Eve gelen doğal gaz elektrik su faturalarına bakmazdım, otomatik talimatımdan tıkır tıkır ödenirdi. Oysa simdi, elektrik saatinin
sayacını bile kontrol ediyorum.Ah, ahhh…
Evde sürekli kendi kendime beddua okuyorum. Sürekli bir yerlere çarpıyor, sürekli bir
şeyleri kırıyorum. Geçen hafta kırk yıllık aile yadigârı porseleni kırdım. Arkasından Allah senin gibi
beceriksizi kahretsin, emi, insanım diye yaşıyorsun, heee? Senden bir bok
olmaz, diye söylenirken sesim kendime geri çarptı. Sonra da elektrik
süpürgesine takılıp ütü masasının
üzerine düştüm. Ütü yere düştü. Kırıldı. Ütü masası yeni diktiğim saksıların
üzerine devrildi, yerler toprak oldu. Oysa
tam da tertemiz yapmıştım her yeri; elimde bezle kan ter içinde evde oda oda
geziyordum sabahtan beri. Bacaklarım ve kollarımda morluklar, ellerimde
yanıklar var. Yemek yaparken çoğu kez buhardan yanıyorum, eldiveni unutup
fırından yemeği çıkartmaya çalışıyorum; bunuyorum, bunuyorum…
Geçen gün kocam mutfakta kullandığım
el bezlerini eski bir tencere içinde kaynattığımı görüp, kızdı. Bunu ilk kez görüyorum, dedi.
Aaa, olur mu, bizim bütün sülale haftada bir kez yapar bunu, dedim. Vallahi
ilk kez görüyorum, midem bulandı dedi.(Annesi pasaklıymış bence) Yenisini
alsana bunlarla uğraşacağına dedi. Sorun yenisini almak değil ki, çöp atımını
engellemeye çalışıyorum dedim. Cık cıkladı.
Bir gün kardeşimin evine gittik beraber, mutfakta çay içerken eski tencereye ve
içindeki el bezlerine takıldı gözü
benimkinin. Aaaa, bu da yapıyor, dedi. Ben sana dedim kocacığım, bizde aile
geleneği bu diye. Cık cıkladı şekilsiz .
Sizin de eşiniz işten gelir gelmez mutfaktaki tencerenin kapağını
kaldırıp bakıyor mu, ne pişirdiniz diye. Bir gün yaptığım yemeği buzdolabına
koydum. Bu mutfağa gitti, mutfak boş. Ne var hayatım bu akşam yemekte, dedi.
Krem şantili Beti götü, dedim. Yüzü güldü; fantezili bir şeyler yaptığımı sandı canım benim. Buzdolabını aç dediğimde,
bir tencere kemikli kuru fasulyeyle karşılaştı.
Bu kadar yoğunluk içinde sırf beni özlediniz diye
alelacele bir şeyler yazdım. Okuyun, benden öğreneceğiniz çok şey var
ciciklerim. Öperim.Kirlenen el bezlerinizi kaynatır, lekelenmiş parkelerinizi itinayla
silerim. Siz yorulmayın anacığım.
Edit: kurtarın beni ya da bırakın böyle kalayım.
Krem şantili Beti götü, dedim. Yüzü güldü; fantezili bir şeyler yaptığımı sandı canım benim. Buzdolabını aç dediğimde, bir tencere kemikli kuru fasulyeyle karşılaştı.
Çok komiksiniz Betty hanım
YanıtlaSil