25 Şubat 2013 Pazartesi

BEN SİZDEN RAHAT OLMANIZI RİCA EDİYORUM.




Ay,  vallahi çok sıkıldım ben. Allah aşkına , sevgilisi ya da karısı olan bir erkekle iki laf edemeyecek miyim?
Ya, vallahi korkar oldum. Hangi adamla konuşmaya başlasam,  bir hayalet sessizliğinde, evi soymaya gelen tecrübeli hırsız modunda hooooop! yanıma süzülüyorlar onlar. Eşi, sevgilisi neyse o,  işte. 







Ne oluyor burada bakayım (yüzleri bu arada son derece insancıl,  pozitif(!) konumda) Konuştuğun adam resmen benim oluyor. Biz ne çok emek verdik ilişkimiz için, biliyor musun? Seni gidi koca avcısı yalnız kadın, seniii. . Sana bırakır mıyım sandın bu adamı. Hem kocam senin gibileri beğenseydi çoktaaaan tavlardı. Asla evlenmez senin gibilerle o, hatta eğlenmez bile. Çok sıkıcı gelirsin ona.  
Biz, Reiki'den bahsederiz mesela onunla saatlerce. Yoga’nın yatıştırıcılığından, Şili’deki Peru’daki ayaklanmalardan. Gotik tarzdan, sürrealist akımdan, Plato'dan , Aristo'dan, Fahrenayt'tan, Bay Pi' den , Hoçkins'ten.  Kimi zaman Kasis”ten, Akropolis”ten. Yok canım, futbolcu adları değil bunlar.   Kim Ku Duk”un sanatından konuşuruz. Madde mi mana mı diye sabahı  sabah ederiz. Yeşil çay içer, brokoli haşlarız  uzun gecelerde. Yerde otururuz, tv izlemeyiz, çünkü evimizde TV yoktur
Senin aklın yeter mi bunlara? Hımm, sanmam.
Öyle pek bir tüketici, götürücü tipin var senin. Kıyafetin, tarzın, makyajın …Bu gece birini ayartmak için gelmiş gibisin buraya. . Senin gibi, senden bin  kat  güzellerini gördü o.  O standart Türk erkeği değildir. Her gördüğü kadına atlamaz. Bırak atlamayı, sohbet bile etmez.Üstündeki bluza baktın mı? Sanki farkında değilmişsin gibi aşağı düşürmüşsün. Hah, yemezler… Allah”ın varoşu!  O şampanya kadehini seksi olmak için dipten  dipten tutuşun, çok doğalım, rahatım, özgürüm havalarıyla bacağını katır bacağı gibi yana atışın. Benim sevgilim bunların hiçbirinden hoşlanmaz. Bırak bu klişe havalarını. Geç, kızım geç…

Neyse,  buradan uzaklaşayım,  şu köşeye gideyim. Geçen toplantıda tanışmıştık, epey konuşmuştuk Orhan”la.  O da gelmiş, ne güzel. Hem yine yalnız adam. İki kelime edeyim de sıkılmasın.
“Ne haber? Nasılsın?  Çok uzun zaman oldu görüşmeyeli. Adada ne güzel vakit geçirmiştik o akşam,  değil mi? Dur bakayım, hatta arkadaşlarla sana çok takılmıştık. Kafalar güzeldi tabii. Hahaha, tam hatırlayamadım bir arkadaş daha vardı yanında. Şebnem mi,  neydi?
Adam ıkınıyor, sıkılıyor. Etrafına bakıyor böyle meraklı meraklı. Beni dinliyor gibi gözüküyor ama beyninin yarısı başka yerde.
Ben başlıyorum anlatmaya aklıma ne gelirse. Hayır,  adam tıfılın teki.  Canın sıkılınca bazen böyle  kimseyi bulamazsın ya,  dur,  şunu arayayım , garibanım yalnızdır,  bana yemek falan ısmarlar diye görüşürsünüz ya sizin için hiçbir şey ifade etmeyen adamlarla,  o tam da öyle bir adam.  Sevgilim olacak en son kişi. Ama benim gibi düşünmeyenler varmış.
Bir gölge gibi süzüldü aramıza kız ve iç sesi. Gülüyor hesapta ama var ya biz iki hatunun saçını başını yolacak derecede. Yanaklar kızarmış. Adamın gözüne bakıyor.( Ne Şebnem’i, ne adası, ne gecesi?) Merhaba , hoş geldiniz deyip , sohbet etmeye devam ediyorum.
Pardon,  anlamadın  galiba. Adamın diyorum,  sevgilisi var artık,  yalnız değil. Hani o Ada”daki Moda”daki gecelerdeki  adam değil, o. Beni buldu ve çok mutlu. Biz diyorum,  yani biz var ya, flört ediyoruz. Yani öyle istediğin zaman konuşamazsın onunla.  Gece ona gidince beni öpücüklere boğuyor, gece gündüz sevişiyoruz .  Bak ! Orada tek başına oturmuş,  şişko ve yalnız bir adam var, hıh. Git, onun yanına. Bu arada tam olarak iki kadının ortasındaki yerini almayı başardı , sevgilisinin tam gözlerine bakıyor. Hani o şekilde o hizaya gir deseler giremem ben iki kadın arasına.O koordinatları beş dakika içinde nasıl belirledi, cuk diye oturttu bilemedim
 İnsanın bir topuğu tıklar, elini koluna sallar gelirken, bir yerlere  çarpar. Benim geldiğim belli olur mesela. Benden önce ya elim ya ayağım ya da küpelerimden biri gelir. Elimdeki içki  birine dökülür, bir kahkaha atarım, ya da biri adımın son harfini uzata uzata bağır…..eeeeeeee…  diye. Hani benim geldiğimin belli olmaması gibi bir durum olamaz. Ama o kız,  o kafasının iki katı kabarık saçlarıyla hiçbir yerime değmeden,  iki uzun hatunun(benim ayağımda topuklu vardı da yanımdaki 1.80 di ) arasına öyle piyon gibi, şah gibi, vezir gibi  nasıl konuçlandı anlamadım. Kız yutkunuyor, sohbet devam ediyor. Adam ıkınıyor. Birazdan ya osuracak, ya sıçacak. Herhalde beni görünce heyecanlandı dedim. Böyle karşısında şeffaf bluzum , daracık kotum, kıpkırmızı rujumla. Hah ha!  . Ne o, elin ayağın dolaştı beni görünce falan diyesim geliyor:P
Kız bir mermer taşı duruşu ve soğukluğunda. Sinir olmuşluğunu saklamaya çalıştığı  o tuhaf plastik yüzüyle ürkütücü. Bir kıza bir adama bakıyorum. Yavrum sen nerden geldin böyle. Melun melun bakıyorsun. Katıl  araya, dal , tanıştır kendini. Memnun ol mesela benimle tanışmaktan. Ay,  sen ne şeker  kadınsın, kimsin , kimlerdensin, daha önceki etkinliklerde seni neden görmedim filan de. Mutlaka yoga filan yapmışsındır, ya da bir yaşam koçluğu deneyimin vardır. Heh,!  bahset onlardan. Şu eksik genel kültürüm canlansın. Yok ama yok, kadın neden yapsın ki bunu. Öyleeee  adamın sahibi olduğunu hissetirmek varken. Hayır,  acaba o kız ben  konuşmaya devam etsem orada o şekilde stabilize konumda, hiç hamle yapmadan ne kadar dikilecekti. Sevgilisine “Gelsene dışarı, dolunayı seyre..” diyemeden beni pirahna gibi yiyecek miydi? O arada çalan müziğin etkisiyle kız beklemediğim bir çeviklikle sevgilisinin kollarına yılan gibi dolanıp, dudaklarını vantuz gibi emiyor. Adam biraz şaşkın, biraz mahcup bir tavırla bakarken hemeeeennn
Ortamdan uzaklaşarak,  dibinde iki parmak(benim parmaklarım incedir)  votka kalmış  şişeyi  yanıma alıp,  İstanbul'a bir tepeden bakıyorum ve ,  ulan,  ya kendimi aşağı atarsam yanlışlıkla, parça parça olursam, annem arkamdan ağlarsa, Ertesi gün gazeteler “ Cinayet mi, kaza mı, intihar mı? Genç  yazar (nah genç, nah yazar) …daki binanın 13.katından düştü. Elinde votka şişesi vardı. Sütyeni bir parça sökülmüştü. Ayakkabısının altındaki  turuncu etiket duruyordu(ucuzluktan almış, çünkü üç kere fiyat değişikliği var ). Diye yazarsa.
Cinayet masası yetkililerinin soruşturması neticesinde Cep telefonumun  iphone olmadığı ,  SMS lerimde sadece mağazaların indirim haberlerinden ve bankaların kredi teklifinden başka bir bilgiye rastlanmadığı tespit edilirse. Ayrıca genç yazarın(Ay, pardon! Yine yanlış yazdım, İkikiki) cep telefonundaki isimler titizlikle taranmış ve Tesisatçı  Hüseyin Usta, Terzi Jale, Kombi ustası Nurullah,  Balıkçı  Ferruh, ve bazı yayın evleri editörlerinden başka şüpheli  bir isme rastlanmamıştır ” diye yazarsa. Görüşler kurbanın/ya da genç yazarın yalnız yaşayan, ve pek çevresi olmayan, uzun süredir psikolojik tedavi gören birisi olduğu konusunda birleşiyorsa” diye konuyu kapatırlarsa  ve ben sosyal çevreme rezil olursam  Ölümümü unutup, acıyarak bakarlarsa arkamdan.  Yazık lan, yazık olmaz mı bana?


Ay, yok!  şöyle kenara çekileyim de kimsenin gecesini berbat etmeyeyim diyerek ortalara doğru ilerledim... Dans edenlere ve sevgilisini kontrol altına almaya çalışan becerikli kadınlara, kıvrım kıvrım kıvranarak dans edenlere  uzaktan baktım.  Belki de hayata dışarıdan bakmak güzeldi dedim, içine girince her şey böyle hareketli olmuyor. Ey,  sen ne güzelsin kavgamızın şehri, İstaaannbuuuul ! deyip,  şişeyi kafaya diktim ya da kafayı şişeye diktim,  emin değilim.  Bundan sonra  beni  gnam gnam dansı durduramazdı. Nitekim öyle oldu…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder