24 Temmuz 2010 Cumartesi

MIÇ MIÇ VİK VİK İLİŞKİLER

En yakın arkadaşım nişanlandı. O kadar çok sevindim ki ; çünkü onun terk ediliş sonrası bunalımlardan, gözyaşı dökmelerinden , ben yalnız öleceğim , ailem olmayacak diye sızlanmalarından ... inanın ki kendi evde kalmışlığımı unuttum. Kendisi benden üç yaş küçük bu arada. İnternetten buldu çocuğu, ondan üç yaş küçük. İşi varmış önceden ama kriz döneminde işten çıkartılmış,  dört aydır işsiz. Hal böyle olunca nereye gitseler ne yeseler içseler hesabı benim arkadaşım ödüyor. Kızın da işi gücü var , çok güzel bir muhitte oturuyor, benim gibi cazgır da değil. Erkek ne derse he der,  asla “neden öyle dedin neden böyle dedin” diye gıcıklık da yapmaz, ee sempatik de.. Ama olmadı işte, o da benim gibi ekten püften adamlarla çıktı. Bir gün ararlar beş gün aramazlar , yalan söylerler vs, vs.”. Bu çocukla çıkmaya başladıkları bir ay oldu çocuk “ailelerimizle tanışalım, ciddi bişeyler olsun” demiş. Benim kız da alışık değil ya böyle ciddi takılmalara “aaa, şey olur mu , tamam falan” demiş.
Toplam iki ay sonra parmağına yüzüğü taktı, nişanı yapıldı. Tek isteğim bir işi olsun yeter dedi. Çocuk da annesiyle oturuyor. Benim arkadaşın da çok güze bir evi yapılıyor yine çok lüks bir semtte. Kızın evi de var yani,, bundan iyisi şam da kaysı.
Bu tanışmalarından itibaren geçen dönemde ben kız arkadaşımı resmen kaybettim . Kızı ne zaman arasam nişanlısıyla. Yemeye, içmeye ,şampuan bakmaya, fotoğraf albümü seçmeye özel olarak gün ayırıyorlar. Çocuk planlar yapıyor. Böyle bildiği tüm akrabalarının evlerine gidiyorlar. Kaynının bacanağıyla, eniştesinin hala çocuğuyla falan tanıştırıyor kızı. Bizimki de kim ne derse yapıyor garibim. Baktım arkadaşım elden gidiyor , dedim “kendine gel, sen beni arayıp sormuyorsun, bi koca buldun kendini kaybettin. Nişanlanınca böyle mi olmak zorunda ?”

Ben nişanlından önce senin her derdini dinleyen, günde iki kere konuştuğun sırdaşındım. Can sıkıntısından mı beni arıyordun dediğimde, yok ya öyle değil çocuk sürekli onunla ilgilenmemi istiyor ,gittiğim her yeri ona söylememi istiyor,  söylemeyince darılıyor. Yuh dedim siz 18 yaşında mısınız ? Gelmişsiniz otuz beşlere,  liseli çocuklar bile bunu yapmaz dedim. Tam bunları konuşurken telefon çaldı. Arayan bu tabii , trafikte sıkışmış mış karnı acıkmış ne yapsaymış acaba . Kız da bir yandan bana bakıyor utana sıkıla , çocuk uzattıkça uzatıyor telefon konuşmasını , belli ki bundan önce iki üç kez aramış(. Kaç kere işediğini falan anlatmış. Yolda birden bacağına ağrı saplandığını, başının döndüğünü ,pipisini sağa mı yoksa sola mı yatırması gerektiğini anlatmış herhalde)

Telefonu kapatmadan uzun bir süre de tamam öptüm diyor kız o ordan herhalde beni seviyor musun diye soruyor tamam seviyorum diyor bu çocuk herhalde yeterli tonlamayı yakalayamadığını düşünüyor. Tekrar soruyor, kız” seviyorum” diyor. Bana da bişeyler oluyor tuvalete gitme bahanesiyle bir of çekerek kalkıyorum. Meğer kız da çok sıkılmış da söyleyemiyormuş, mıç mıç vik vik bi ilişki anlayacağınız. Biran önce evlenmeye karar verdim.  yazı falan bekleyemeyeceğim yoksa ben bu çocuğa takmaya başladım dedi. Evet dedim ben de . en doğrusu bu. Yoksa yine başıma ekşicek ; yok olmadı ,yok yalnız kaldım vss.vs.

Ya hiç aramazlar ya da böyle günde beş kere ararlar. Ben ikisinin ortasına rastlamadım. Evlen çocuk yap sonra postala gitsin dedim. Zaten bu aralar bu modaD amızlık gibi kullanacaksın erkekleri. Bunların iyisi yok ki. Olsa besleyeceğiz ama inanki bi üst, yeni modeli yok. Olsa ben bilirdim.

Evet annem de öyle dedi diyor yoluna devam ediyor....

1 yorum:

  1. Arkadaşın sadece mecbur kaldığı için bu kişiye katlandığını sanmıyorum. Kendisinde (belki sonradan pişmanlığa dönüşmüş) ona karşı bir sevgi varsa bile bu damızlık olayı konuyu özetlemiyor.

    YanıtlaSil