Herkes var burada.Herkesten bir parça var. Sen de bulursun belki.Bak bakalım.
15 Haziran 2010 Salı
BABA HİÇ YIKILMAZ DUVAR GİBİDİR....
Acıyı; aşık olup terk edilince yaşamak sanmıştım, onunla olan hatıraları bir bir hatırlayıp, beraber dans ettiğimiz müzikleri dinleyip bir sigarayla bir şarap içip, gözyaşı dökmek sanmıştım..
Acıyı ; çok istediğim bir işe baş vurup reddedildiğimde yıkılmak sanmıştım, ya da bacaklarım neden daha güzel değil, gözlerim neden renkli değil diye üzülmek sanmıştım.
Acıyı; bir ay sonra , bir yıl sonra geçer sanmıştım yerine koyabileceğiniz bir şeyler vardır hep...
yeni bir sevgilinin ardından daha iyisinin gelme ihtimali vardı, hatta çok sevdiğinizi, onsuz yaşayamayacağını sandığınız kişinin, yüzünü bile görmek istemeyebilirdiniz, çok istediğiniz işe “iyiki girmemişim, her işte bir hayır vardır , bu işe girmem daha iyi oldu” deyip unutabilirdiniz tüm üzüntülerinizi....
Ama ya giden bir babanın ardından yerine kimi koyabilirdiniz ki?
Amcanızı mı? dayınızı mı ?, mahalledeki onun en yakın arkadaşını mı?, annenizi mi? sevgilinizi mi?????
Cevabınız hayır değil mi ?.
...................................
Acının, bir daha asla ona dokunamamak olduğunu, kokusunu duymayı istediğinizde ,sadece gözlerinizi kapatıp onunla bir bahar günü yaptığınız kahvaltıda sucuklu yumurta kokusuyla karışmış olarak hatırlamaktan ibaret olduğunu, ya da öğlene kadar uyumak istediğiniz bir Pazar sabahı burnunuza gelen yoğun traş losyonunun kokusuyla hatırlamak demek olduğunu, öğreneceksiniz.
Hep keşke diye başlayacak onunla ilgili düşünceleriniz.
Keşke o sabah beni erkenden uyandırıp” hadi kahvaltı hazır çay soğumadan gel” dediğinde, “ya baba offf ya ,sen et, ben sonra edicem “ deyip onun kalbini kırmasaydım....
Ya da cep telefonuna gelen mesajları okumayı bir türlü beceremediği için ona her seferinde kızmasaydım, “ off baba ya kaç kere gösterdim hiç bir şey anlamıyorsun” demeseydim. Acaba bana kırılmış mıdır? Ama babalar çocuklarına darılmazlar, onları sevmiyormuş gibi görünseler de aslında karşılıksız çıkarsız severler..Buna eminim..
Bir akşam önce odamda böcek var diye korkup kaldırmıştık seni yatağından, hiç oflayıp puflamadan atmıştın böceği..
Banyoda ne zaman tüp bitse seni çağırırdık “ baba ya, dondum, çabuk tak şu tüpü” dediğimizde hiç itiraz etmedin, bazen bakala gitmeye üşenip “ baba hadi bir koşuda git, bize bakkaldan sigarayla bira al” dediğimizde hemen gidip aldın, utanıyorum şimdi seni yorduğum için, ama sen bunları hiç sıkıntı duymadan yaptın baba değil mi??
Sen bize veda etmeden 2 hafta önce “ hadi baba sizi yemeğe götüreceğim” dediğimde hiç itiraz etmedin. Oysa, her zaman “ ne gerek var masrafa, ben evde yerim “ der beni sinir ederdin, iyiki gitmişiz o gün yemeğe.. Hesap geldiğinde “ ben kendi yediklerimin parasını vereyim” dediğinde kızmıştım sana, çok ince düşünceliydin, böyle olduğun için hayat yoruyordu seni, bizi okuttun en büyük isteğin okuyan çocuklarının olması idi, en küçük kardeşimizde kazandı üniversiteyi, mutlu oldun . Onu da gördün.
Bizim evlenmemiz çok önemli değildi senin için, iyiki de evlenmemişiz , son yıllarında hep beraberdik. Hasretini giderdin, işlerini de yola koymuştun, acaba yapacak şeylerini bitirmişmiydin dünyada???Bunun için mi gittin.....????????
Kollarımda bayılıp düştüğünde hep kalkacağını düşündüm, bu kadar kısa sürede gidemezdin değil mi? hiçbir hastalığın yokken, daha konuşmak istediğim çok şey varken???..
Ancak birbirimizi anlamaya başlamıştık... ambulansı çağırdım, seni en yakın hastahaneye götürdüm, iyi doktorlara teslim ettim ..Ama bir saat içinde tam bir saat içinde gittin, bıraktın bizi, neden dayanmadı ki kalbin? Sen bunu atlatsaydın – ki atlatabilirdin insanlar neler atlatıyordu- daha çok yaşayacaktın bizimle beraber...Biz de” aman baba korkuttun bizi öleceksin sandık seni”diyecektik, ambulansanla bir elimle senin hasta kalbine dokunurken belki beni duyarsın diye hep konuştum, ne olur gözlerini açıp beni mutlu etseydin? Ne olurdu doktor baan “ maaleseff....çok uğraştım inanın ama maalesef...” demeseydi............
Senle gittiğim hastahaneden, kocaman sızlayan bir kalple , ağlamaktan yorgun düşmüş bedenimle geri döndüm...
Yatağına oturdum şimdi, resimlerine bakıyorum, bir gece önce sapasağlam yattığın yatağa...Gömleğini büyük bir titizlikle asmışsın, sabah giyeceğini düşünmüştün tabiiki...Nerden bilecektin ki?? Kim bilebiliyor ki? Bilseydin biraz daha vakit gecirirdik, bu kadar kolay mı pes edilir be beyaz saçlı Babam ?! Sen, sırtına yaslandığım sağlam bir duvardın , şimdi kambur kaldım, omuzlarım düştü, acı bumuy muş ? evet buymuş!!!!...
Yüzünde gülümseme vardı öldüğünde, sana sarılıp ağladığımda “ beni duyuyor musun baba? Ne olur bir işaret ver, beni affediyor musun yaptığım her hata için?, ben sana hakkımı helal ediyorum, sen de ediyor musun?” dediğimde yanağından aşağıya bir damla gözyaşı düştü. Heyecanlandım, şaşırdım, benim gözyaşım senin yüzüne düşmüştü. Bu beni affettiğinin bir işareti miydi acaba???
Sarıldım sımsıkı sana , mutluydun, geride seni düşündürecek hiç bir şey yoktu, tamamlamış mıydın bu dünyadaki süreni baba? ben de bilemiyorum...
Ellerimle gönderdim seni toprağa, hatta hastahanenin morgunda kaldığın gece canın sıkılır, kendini yalnız hissedersin diye gece yarısı yatağımdan fırlayıp hastahaneye gittim “ görmek istiyorum uzaktan geldim” dedim. sabaha kadar nöbet tuttum kapında “ beni terk etti kızım “ demeyesin diye...Elim hep elindeydi..Yalnızlık kötüydü, belki ölmekten de ..
Sen hep dürüst oldun, kimseyi incitmedin, onun için gittiğin yerde daha mutlu olduğunu düşünüyorum. Bu yazıyı da senin için yazıyorum baba, seni tanımayan insanlar da senin nasıl birisi olduğunu bilsinler diye.Bu benim sana son görevim!!!
Bir gün daha bekleseydin sana sürpriz yapmıştım! babalar günü için brancha götürecektim, sucuklu yumurta yiyip çay içecektik deniz kenarında.Kötü bir sürpriz yaptın bize be baba!
Ben yine yemek yiyiyorum, çay içiyorum, yine denize gireceğim, yine güleceğim, yine dans edeceğim, ama kocaman yüreğimdeki eziklik burukluk , yarım kalmışlık hiç bitmeyecek..
Babasına bu sabah sarılmadan işe gidenler varsa lütfen ertesi sabah sarılıp öpsünler, bir saniye içinde elimizdeki en değerli varlığımız gidebiliyor...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Ben babamı kaybetmedim,sevgilim gitti dün gece bütün gün buna üzüldüm.Git sevgili giiiiiiiitttttttt benim babam var gitttttttt.
YanıtlaSil