Bir gün internetten bir adamla tanışmıştım. Yaklaşık beş sene oluyor. Tek amacım güzel sohbet edeceğim , sinemaya, çay içmeye, pikniğe gidebileceğim, birşeyler paylaşabileceğim bir erkekle beraberliğe başlamaktı. Fingirdemek değil ama. Hani şu eskilerde kalan ilişki denen şeyi yaşamak istiyordum.
Bana mesaj atanlardan birisi diğerlerine göre daha çok dikkatimi çekti. Aklı başında, zeki biri gibi görünüyordu. İşi gücü vardı ne kelime, koskocaaaa fabrikası vardı. Yani yeri yurdu belliydi. Korkmama gerek yoktu. (Ayrıca etrafta bir sürü internet sapıklarıyla ilgili dedikodular dolaştığı için ben de tırsardım görüşmeye falan giderken)
Beni bostancı deniz otobüsleri iskelesinin önünde parliment mavisi bir arabada bekleyeceğini söyledi. Korkuyordum biraz da heyecanlıydım. Yağmur da nasıl yağıyor o akşam Allahım. İş çıkışı indim sahile baktım parliment mavisi araba orada duruyor. Yavaşça yaklaşıp en kibar halimle kapıyı açtım. Ela- yeşil gözlü, orta boylu , hafif kel ama karizmatik adamım beni bekliyordu.
Uludağ kebapçısana gittik, çok sohbet etmiyor daha çok beni süzüyordu. Ben de böyle süzmelerinden acayip rahatsız olurum, Gerilirim. Genelde benim sorduğum sorulara kısa cevaplar verdi. Mesela boşandığını , bir çocuğunun olduğunu ve çocuğun onda kaldığını söyledi. Zaten benim yaşımda hiç evlenmemiş, çocuğu olmayan erkek sayısı o kadar az ki. Çöpsüz üzüm yok elimizde yani.
Telefonlarımızı da aldık. Beni beğendiğini ve tekrar görüşmek istediğini belirtti. Ben de olur falan dedim. Ertesi gün cumartesiydi. Kadıköyde iskelede bir bar var benim sevdiğim orada buluşacaktık. Beni aldı evimden. Arabayı park ettikten sonra yürümüye başladık. Ben yakınlaşıyorum filan buna doğru hani aşk yaşıcaz ya elini falan omzuma atsın istiyorum. Bu resmin 10 m öteye kaçıyor. Ne oluyor falan dedim. Böyle kaçıyorsun. Ben böyle sokaklarda el ele kol kola samimi olmayı sevmem dedi. Hoppalaaaa ... ding dang! İlk işaret geldi. Neden peki sizce neden olabilir. Biraz uyanıksanız siz de anlarsınız neden olduğunu.
Benim gibi bir kaç kez yalancı erkeklerle karşılaştıktan sonra tecrübeli olmanız lazım. Neyse peki tamam deyip denize karşı kahvelerşmizi ardından biralarımızı içtik. Kendisi hakkında pek fazla konuşmuyor saklıyor bazı şeyleri- ki hiç hoşlanmam bundan- .
Ben nasıl sorulara açıkça cevap verebiliyorsam karşımdaki de öyle olmalı.
Aradan bir kaç gün geçti. Ben bunu bir iki defa etelefonla aradım. Meşgüle düşürdü. Herhalde toplantıdadır dedim. Bu böyle çok üst üste oldu. Bir iki gün sonra akşam saat 8 gibi beni aradı. Ben bilmem ne otelindeyi suit odadayım bu gece gelsene . Al işte. Otele okey oynamaya çağırmıyor heralde. Tüh dedim. Ben ne düşündüm adam ne düşündü.
Tersledim onu” ne demek bu otele gel falan” diye. “Git bir rus falan bul “ dedim. Sonra binbir özür falan. “ Başka kızlar kızmıyor ki ben de seni kızmaz zannettim “ dedi pişkin pişkin.
Ertesi gün özür kahvesine götürdü beni. Bir kere hevesim kaçtı zaten öylesine gittim buluşmaya.
Dubai de fabrikası varmış. Üç ay orda kalıyormuş. Seni götüreyim dedi. Orda kalırsın. Yok artık daha yeni tanışmışız ne işim var tanımadığım adamla Dubai de. ??
Tanışalı bir ay oldu olmadı. Ben bir Cumartesi günü bunu aradım o gün buluşacaktık. Ama telefonuna bir türlü çıkmadı. Çalıyor, çalıyor merak ettim birşey mi oldu diye. O hafta sonu ona ulaşamadım. Tamam dedim bu adam kesin evli , hafta sonu karısının yanında ve açmıyor telefonu. Evli erkekler cumartesil, pazarları karılarına çocuklarına ayırırlar , hafta içi sevgililerine . Hayat bunu da öğretti ya bana harika ne diyim yani...Aslında hiç öğrenmemeyi tercih ederdim.
Şüphelenmek ve araştırma yapmak istemiyordum ama ne yazık ki tüm deliller bu adamın evli olduğunu doğruluyordu. Ben de araştıracak ve evliyse hiç vakit kaybetmeden ondan kurtulacaktım. İş yerinin telefonunu biliyordum. Telefon açtım sekretere dedim ki. Ben bilmem ne otelinden arıyorum. Bir davetiye yollayacağım benim E beyin eşinin adını alabilir miyim. Salak sekreter de pat diye söyledi valla. Tamam demek doğruymuş. Ben boşuna kuşkulanmamışım. Akşam beni çay içmeye çağırdı tamam dedim. Yalanını yakalağımda suratındaki ifadeyi görmek istiyordum o yüzden yüzüne karşı söylemeyi tercih ettim. Telefonda hiç bozuntuya vermedim. Akşam buluştuk, sarıldı bana güzelce öptü nasılsın canım falan gibi gayet yapmacık laflarla açılış yaptı.
Ben ilk cümleyi nasıl daha çok vurucu yapabilirim diye düşündüm. Ama sinirden de ellerim titriyor boğazıma birşeyler düğümleniyordu. İyi misin sen biraz kötü görünüyorsun dedi. Evet çok kötüyüm dedim. Neden dedi. Çünkü dedim hoşlandığım adamın evli olduğunu öğrendim dedim. Bu afalladı ama hiç belli etmemeye çalıştı. Nasıl falan dedi. “ Valla şu anda karın Sevil bizi burda görse ne hisseder?” dedim. Bu salaklaştı . “ha evet, Sevil benim eşimdi sen nerden biliyorsun ?” dedi. “ Benim nasıl öğrendiğim sorun değil senin bana neden yalan söylediğin, beni aptal yerine koyduğun önemli burda “ dedim. Çok ayıp ya aa, gerçekten büyük saygısızlık. Açık açık söyleseydin evli olduğunu da ben de seninle vaktimi harcamazdım boşuna”
“ Ya yok çocuk için arada bir o evde kalıyorum da yok bilmem ne de ..Boşver E boşver ya ben salak gibi gözüküyor muyum, umarım karın da sana aynısını yapar da sen de şu anda benim üzüldüğümün bir kısmı kadar üzülürsün” deyip masadan hızla kalktım. Ağlamamam lazımdı biliyorum ama aptal yerine konmaktan dolayı canım yanıyordu.
Peşimden koştu, “ amacım seni üzmek değildi , kandırmak değildi. Ben senden çok hoşlandım. Hem pek çok kadın için evli olmam önemli değildi. Kadınlar paralı erkeklere hayır demiyorlar” falan filan. Konuştukça midem bulandı. İnsani duyguları böyle ayaklar altına sermesi can sıkıcıydı. Bunun gibi kaç tane örnek var onları belki sonra anlatırım.
İş yerindeyim öğle yemeğine çıkacağım dışarıda tam bir sonbahar güneşi ve E...e.. beni hala sevmiyor......