29 Nisan 2011 Cuma

SPOR SALONUNDAN HABERLER



Akşam en güzel kıyafetlerimi giyip spor salonunun yolunu tutmuşum. Hiç öyle adam kesmek adetim değildir. Zaten hepsi bebe kıvamımda. Onların dışındakilerde saç sakal bembeyaz ya da evliler filan var. (Gerçi en çok da evliler aranma pozisyonunda ya, neyse.)Spor salonlarında bana malzeme çok. Tam seyirlik anlayacağınız. Onların saçmalıklarına bakayım derken, spor yapma saatim uzuyor. Görme kızım bunları , önüne bak diyorum: lakin kime diyorum...of of

Bir kenarda en fazla 19 yaşında hatun kendini parçalıyor, erkekleri kesmekten hareketlerini yapamıyor. Saçlar upuzun , salmış onları , dudaklarda ruj, boynunda deri iplerden böyle kat kat bağlanmış bir kolye, Üstünde dışarıda giyilen,kolsuz, dökümlü bir penye. Hatun kilosunun beş katı ağırlığı kaldırmaya çalışıyor. Kaldıramıyor tabi, etrafa bakıyor, yardım istemeye çalışıyor ; neredeyse ”ay çok zorluyorum kendimi, bir ilgilenin benimle, aferin falan deyin, bişey yapın “ havalarında. Ya neyse hatun 19’unda normaldir diyorum.(Bu kızı ayrıca soyunma odasında gördüm memelerini herkese göstere göstere geziyor. Biz onun yaşındayken ayak parmağımızı göstermeye çekinirdik beeaaa))

Yan taraftaki çocuk, koşu bandında kendini parçalıyor. Bir yandan da havalı havalı benim rakamlara bakıyor. Kaçta çalışıyorum , kaç kalori harcamışım vs.. Böyle atlet giymiş, her yerinde dövme, bakış tepelerde. “Bütün kızlar bu vücudun peşinde “ havalarında. “Yerimmm seniiii, ergenim “diyorum ona (gözlerimle.))



Bir tane kız böyle ben diyeyim tepsi, siz deyin çamaşır leğeni. Beyaz bir eşofman giymiş dapdar, içinde de götsüz külotlardan var. Aman yarabbim!! o koşu bandını ben hiç böyle kullanmamıştım. O kıçını nasıl bir çalkalayış öyle. Kaslarını zorlamaktan bütün gece uyuyamamıştır tahminen. Beş dakika boyunca izledim arkadan, daha ne kadar sallayacak diye. Hatun azimli, yorulmadı valla.

Oh my god!! . Bir tane daha. Yer hareketlerinde üstün başarılı bir hatun(Muhtemelen hayatı böyle algılamış. Sallan, yat, yuvarlan) Yüzüstü duruyor, bacak bükülü , kaldır , indir. O Her kaldırışta portakal rengi götsüz külodu gözükecek diye sekiz oluyor hatun. Kaldır, indir, don gözüksün, hooop. Kaldır, indir , don gözüksün.

Şimdi bisikletteyim. Tek başına ,kendi halinde bir çocuk. Hani sümüğümü atmam cinsinden, tipim değil. Sadece baktım, selam verip bisikletteki yerimi aldım.
Amanınn... vermez olaydım o selamı, yanımda bir karaltı belirdi. Bir kadınımsı varlık. Şeytan dürter gibi gözümü çevirince o “sümüğümü atmam çocuğa” sarıldı. Yanağından öpüyor terli terli. Gözler bende. Parmağında yüzükler. Ay kocan senin olsun yavrum. Ondan bende bi dolu var . Üstelik terli terli halimle hiç çekici olmadığımı(gerçekte benden hiç su çıkmaz, terlemem öyle ) ama kendimi yine de ıslak hissediyorum.
Aman yarabbim! çocuk çekiliyor kenara, bu sıkıştırıyor, adamın yaptığı tek şey bisiklete binmek yani. Hani "baaak bende bundan var, sen tek başına koşuyorsunnnn" havasında. Aman al çirkin kocanı, istediğin gibi seviş canım.

Çıkmama aşağı yukarı yarım saat kaldı. Su içeyim bir kenarda diyorum. Kapı tarafında bir varlık belirdi. Ohh yarabbim! Tam tipim. 1.85 boylarında taş, Yaşını bilemedim. 30 da olabilir 35 de. Pırıl Pırıl cilt, havalı havalı duruş. En azından seyretmesi güzel olur bunu. Yapsın bakalım hareketlerini nasıl yapıyor, kasıyor mu kendini. Cool mu , yavşak mı? Birkaç harekette yan yanaydık hep. Yandan yandın bakıyor hiç oralı değiliz ikimiz de. Ağırlıklar desen tonla, nasıl kaldırıyor o adeleli kollarıyla. Öyle hiç sevmediğim kolsuz t-shirtlerden de giymemiş. Lacivert şort, beyaz adidas üst. Kıl oranı normal. Herşey güzel – güzel di- öyle olacaktı, bi dolu hayal kurdum. Çıkışta cafede kahve içip ona fal bakacaktım. Ben hareketlerimi tamamlamıştım neredeyse. Bu böyle ağırlıklara bir abandı o esnada yere çömeldi, götü attı arkaya , Allah'ım lütfen daha fazla ileri gitmesin, çirkinleşmesin derken; o gittikçe çirkinleşiyordu. Sıçar pozisyona geçti o ağırlığı kaldıracağım diye, o yüz nasıl kasılda yarabbim; köpek dişler çıktı mı ortaya. (O anda benim bakışımdaki o aptal ifadeyi kimler gördü bilemiyorum, nasıl bir hayal kırıklığıydı yüzümdeki göremedim ) Gitti tüm heyecanım. Öyle götü havada kaldı. Allah bilir o anda osurmuştur (çok afedersiniz ama tam da hissettiğim buydu). Bir koku geldi çünkü burnuma tarifsiz. Bittin sen güzelim bittin bi de bana bakmaz mı tip tip o ağırlıkları kaldırdıktan sonra. Bundan sonra o çocuğu hayalimde hep o sıçar(çok afedersiniz ama..) pozisyonda hatırlayacağım.





http://www.timsah.com/Tangali-kizlar-spor-yaparsa/prVddC3POcP

19 Nisan 2011 Salı

OH BE ...

Bir adama haketmediği bir sürü anlamlar katıp, onu hayali bir varlık haline dönüştürüp aşık oluyoruz ya .. hani kıçı kırık sıradan bir adam birden Yunan heykellerine dönüşüyor ya, hayatımızda gördüğümüz en romantik, en sempatik, en çekici adam oluyor ya -aslında hiç de öyle değilken- ..Bunları herkes biliyor, yaşıyor tamam ama , ben asıl ikinci kısmını daha çok seviyorum.

Kaybetmek korkusu biter ya hani; hani, “amaaan …. sevmiyorsan sevme beni , sen kimsin yaaa, senden başka sevgiyi hak edecek o kadar çok adam var ki" diyorsun ya, hani artık ona kendini beğendirmek için harcadığın enerji, kuvvet, sabır, artık tükeniyor ya.. O’ndan tamamen vazgeçip, bu işin olmayacağına inanıyorsun ya. İşte o zaman nasıl sonsuz bir huzura eriyorsun Ohh!!.. çok şükür Allah’ım bitti diyorum, bitti ve rahatladım diyorsun.

O varken nasıl da huzursuzmuşum. Ya kaçarsa , ya giderse, Ya tek başına yaşıyorsam bu heyecanı demekten içim daralmıştı günlerdir. Aradı mı aramadı mı, neden ilgilenmiyor.. bıdı bıdı vıdı vıdı..

Nasıl da fark etmemişim , al işte bak. Patates gibi suratı var, bak burnu da kocamanmış, üstelik dişleri de çirkin, ay koca götlünün teki bu, pis pis de kokuyordu, geceleri de horluyordu.. Yaaa bu da normal insanmış, osuruklunun tekiymiş, ne aşkı beee , bu adamın kendinden haberi yok, kişiliği gelişmemiş, kendini filozof sanan bir beyinsizmiş diyorsun, çünkü sen de onun artık insanüstü bir varlık olmadığını kabul ediyorsun ve huzura eriyorsun ….

O zaman, makyaj biraz daha hafifliyor , etek boyları normale dönüyor, topuklar düzleşiyor, ince çoraplar kotona geçiyor, Saçlar fönlüden atkuyruk modeline dönüyor, telefonlar ,mesajlar azalıyor. Güneşli bir günde yanıma almak istediğim kişi O olmuyor.ve ben kurtuluyorum o zaman aşkımın şiddetinden, beni köleleştirmesinden, hayatımı O’nun saatlerine gore ayarlamaktan…..

Suşi lerden tarhana çorbasına, Çin böreğinden ekmek arası bişeylere, Fındıklı vodkadan “dolapta bir şeyler olacak, bak’a dönüşüyor ikramlarım. O zaman bi rahatlıyorum bi rahatlıyorum. Kendimi sevmeye başlıyorum. Öyle çok seviyorum ki kendimi, bak ben bu aşkı BİLE bitirmeyi becerdim. Sana olan aşkımı öyle bir bitirdim ki, bunu sen bile beceremezsin diyorum. Senin hiç hak etmediğin o vahşi tutkumu da, o köpekliği de bitirdim ya ben, helal olsun bana diyorum. O zaman kendime bayılıyorum , aynaya geçiyorum “ bak ulan , kendini bak , neyin eksik, neyini beğenmiyormuş. O hayatında bunları görmüş mü diyorum. Ve kendimle gurur duyuyorum o an. Senden değil , tutkumdan vazgeçirebildiğim için kendimi…

Yakıyorum bir keyif sigarası, alıyorum yanıma patosları, çitosları, biramı, açıyorum “Desperate Housewifwe’ı, dünya güzel oluyor o an…ve herkes…siz de Kaale almayıp, ilgi göstermediğim İYİ KALPLİ ADAMLAR, sizin değerinizi anlıyorum o zaman. gözüme güzel görünürsünüz..